Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Modern dünyada, tek başına kalma ihtimali kulağa dehşet verici bir durum olarak gelebilir. İnsan; modern dünyanın sunduğu temsiller nedeniyle yalnızlığı aşırı huzursuz edici, tehditkâr ve korkunç üstelik de utanılacak bir durummuş gibi algılar. Durum böyle olmasa bile küresel kültür sermayesi, insanın yalnızlığını böyle duyumsamasına neden olabilir. Taşınabilir bir müzik dinleme aygıtı olan, istenilen her yerde ve her zaman “dünyayı dinleyebilme”ye yarayan “Walkman”i icat edip satışa sunanlar, bu aygıtı müşterilerine, “Bir daha asla yalnız kalmayacaksınız!” vaadiyle tanıtmıştı. Belli ki bunu söylerken ne demek istediklerini ve bu reklam sloganıyla aygıtın satış rakamlarını nasıl yükselteceklerini gayet iyi biliyorlardı. Milyonlarca insanın yalnızlık çektiğini, üzücü ve aykırı buldukları için kendi yalnızlıklarından tiksindiklerini onlara hatırlatıyorlardı. Televizyonlar da benzer bir strateji izliyordu. Onlar hem insanların yalnızlığı daha yoğun hissetmelerini sağlıyorlar hem de buna, sözüm ona, çözüm getiriyorlardı. Evlerdeki aile sıcaklığının ve sofraların yerini, hep beraber bakılan ekranlar almıştı. İnsanlar aynı kapta birbirine karışmadan duran salata malzemeleri gibi yan yana duruyorlardı. Evler birkaç yıl içinde insanların bir arada yaşadıkları ve paylaşım içinde oldukları ortam olmaktan çıkıp yan yana yalnız kaldıkları güvenlikli özel alanlar toplamına dönüşmüştü. İnsanlar bu salata tabağı evlerde yalnızlaştıkça güçlü bağlarla birbirine kenetlenmiş bireyleri ekrana yansıtan sıcak aile dizileri daha fazla talep görmeye başlamıştı.
spotify kullananların pek çoğu playlistlerine nerden akıllarına geldiği asla belli olmayan yani anlaşılmayan anlaşılamayacak olan söz dizimleri yazıyorlar, tıpkı ikinci yeni şairleri gibi... durup düşünüyorum aslında ülkede ne çok cemal süreya attila ilhan var ama fark edemiyoruz... yazık oluyo yaaaa... spotide dolaşanlara karşı böyle seksi bir imaj vermelerinde bir mahsur yok ama asıl hayatta lümpen gibi dolaşmalarına denk geldiğimde kahkahamı esirgeyemiyorum... gerçekten bu olayı anlayamıyorum garip bir tuhaflık var
Reklam
Gerçekliği anlamak, yalnızca ve yalnızca tarihsel-politik düşünürün işidir.
" Gerçekten de iyiliği seçebilmek için farkında olmamız gerekir —ama başka bir insanın acısına, başka bir insanın dostça bakışına, bir kuşun ötüşüne, otların yeşilliğine karşı duyarlılığımızı yitirmişsek, farkında olmanın da yararı olamaz, insan yaşama karşı ilgisini yitirmişse iyiliği seçebileceğini ummamalıdır artık... O zaman yüreği öylesine katılaşacaktır ki "yaşam"ın kendisi sona erecektir... "
Sayfa 148 - Payel Yayınları 6.Basım ŞubatKitabı okudu
"Hem ben kimim ki. . . ?" Senin kendi fikrin var ve gelecekte bunu bilmemeyi, ondan yana olmamayı ve onu ifade etmemeyi, hayatının büyük bir ayıbı olarak göreceksin.
"(...) değerli kardeşim, sürüye döndürülüyorsunuz ve bunu yapan modernizm, modernite. bi karar veriyorlar londra'da/paris'te/floransa'da ne bileyim bi yerde karar veriyorlar 'bundan sonra kadın böyle erkek şöyle giyinecek' diyorlar alet oluyorsunuz (...) ya bir tarzınız olur, direnciniz olmalı, devrimci olmalısınız ya, bunları reddetmelisiniz." tamamı için: youtu.be/xJmqp4MB5TQ?si=...
Reklam
İnsanların şuuru geçim tarzlarını belirlemez. Tersine geçim tarzları şuurlarını belirler.
Kutsal olan şeffaf değildir. Gizemli bir belirsizliktir temel özelliği. Gelecekteki Barış Hükümdarlığı şeffaflık toplumu adını taşımayacaktır. Şeffaflık barış hali değildir...
Uygar bir toplum, çocuğun içinde yetiştiği aile ve eğitildiği okul ortamında neyin ödüllendirildiği ile yaşamın neyi ödüllendirdiği arasında sürekli ilişki kurmaya çalışan toplumdur.
Sayfa 141
İyi diye bir şey kalmadı. Her anlamda kötünün iyisine, iyi demek zorundayız...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.