Ancak aynı koşulun farklı ruhlar için iyi ve kötü anlam ifade etmesi, iyi ya da kötünün koşula göre değişmeyip yalnızca kişinin zihninde biçimlendiğini gerçeği kanıtlamaktadır.
Kurak topraklarda gölgeli bir ağaç veya fırtınada korunaklı bir kaya gibidir. Sakin bir kalbi, oturaklı, dengeli bir hayatı kim istemez? Böyle mutluluklara sahip kimseler için yağmur da yağsa, güneş de açsa fark etmez.
Böylesi bir durum soğuk ve umursamaz bir insan olduğunuz için değil hayatta kalabilmek için hayatta kalma sisteminizin görevi devraldığı ve travmadan kurtulabilmeniz için tepkilerinize hişsizleştirdiği anlamına gelir
Kendimize ait bu kanatlarla özgürce uçabilmemizi, sınırlarımızı aşıp yüksele bildiğimiz kadar yükselmemizi ve özümüzdeki "o şeyi" keşfetmenizi ister bizden.
Sonra ne mi oldu ? Yendim kendi kendimi, acı çeken beni, külümü dağlara taşıdım ve daha da parlak bir ateş yaktım kendime. İşte o zaman hayalet kaçtı benden.
Dünyaya geldikten sonra yaşamımıza yetecek kadar yiyecek veriler; ayakta kalanlarımızı canı çıkana kadar çalıştırırlar; işlerine yaramaz duruma geldiğimizde de korkunç bir acımasızlıkla boğazlarlar.
Kişiyi asıyorlar, ki bu küçük bir ceza, bu da ailesinin kalbini kırıyor, ki bu ağır bir ceza. Karısını döven adamı hapse atıp besliyorlar, o sırada masum kadınla ailesi açlık çekiyor.