Hiçbir şey yapmadılar bize – bizi tam bir hiçliğin ortasında bırakmakla yetindiler; zira bilindiği gibi, dünyadaki hiçbir şey insan ruhunun üzerinde hiçlik kadar büyük bir baskı kuramaz.
Sanat insanı kanatlandırır, uzaklara, çok uzaklara götürür! Pislikten, küçük çıkarlardan bıkan, isyan eden, aşağılanan, öfkelenen herkes huzuru ve tatmini ancak güzel olanda bulabilir.
Sadece hayattakilerin canı acırdı. Öldükten sonra acı duyulmazdı. Ölmek, uyumak demekti. Durmak, istirahat etmekti. O halde neden ölmeye razı olmuyordu?
Size şunu hipotez olarak sunuyorum: Sevgi alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe, nevroza ve muhtemelen psikoza bile yol açar. Ve ben-merkezci bir amaca odaklanan ve insan ilişkilerini dışlayan bir beynin, sadece şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum.
Kırgınlığımı kontrol etmeyi, sabırsızlanmamayı ve bir şeylerin olmasını beklemeyi öğreniyorum. Sanırım büyüyor ve olgunlaşıyorum. Her gün kendimle ilgili olarak daha çok şey öğreniyorum ve suyun üzerindeki minik dalgalar gibi başlayan anılar şimdi kocaman, güçlü dalgalar halinde üstümden geçiyor...
Vebadan saklanacak bir yer bulmak, bazı önlemler almak mümkündü hiç değilse, ama ne mesafe, ne de engel tanıyan ve her yere sızabilen düşünceden nasıl saklanabilir insan?