En son ne zaman uyuduğunu ya da bir şeyler yediğini hatırlamıyor ama her şeyin aynı olduğunu biliyordu. Hayatı böyleydi. Ne eksik ne fazla. Her gün bir şekilde kendini öldürmeye yemin eder, defalarca dener ancak defalarca vazgeçerdi.
Acı, bir dozer olup çevresinde ne varsa yıktı. Islak süngere benzeyen yüzünü elleriyle kapatan yaşlı kadının cevresindeki duvarlar yok oldu. Geriye sadece acil servisin beyaz kadranlı saati kaldı. Yıllar önce göz göze geldiği, doğumhanedeki saatle aynıydı. Oğlunu kucağına verdiklerinde gece yarısıydı. Şimdiyse oğlunun yüzünü örtüyorlar ve o saat yine gece yarısını gösteriyordu. Doğum ve ölüm saatleri aynı olan 22 yaşındaki bir çocuğun annesi olarak zamanın durduğuna tanıklık etmişti. Zamanın durduğuna ve mekanın yok olduğuna... Oğlunun kokainden girdiği komaya, kadın acı kapısından girmişti. Sonra... Sonra her şey bitti. Ama hayat devam etti.