Nasıl anlatsam nereden başlasam dedikleri tam olarak bu kitap galiba. İsminden uyanan merakla almıştım kitabı. Kitaplıkta uzun bir bekleyişin ardından bı günde okunup bitti. İçerik olarak hayal ettiğim neydi diye sorsanız cevap veremem ama çok farklı bı içerikle de karşılaştım ve şaşırdım doğrusu. Kitabı okurken sanki yazar karşınızda da sizinle sohbet ediyor havasını hissedeceksiniz. Yer yer dinden vurup şaşırtacak yer yer edebiyatla biraz başınız şişecek :) Ama kitabı bitirip de uzaklara daldığınız o anda iyiki okumuşum diyeceksiniz. Bı sürü yerin altını çizmiş olmama rağmen bir alıntı paylaşmadım. Çünkü bı yeri paylaşsam diğeri yanı eksik kalacak gibi geldi. Siz iyisimi bu kitabı alın ve okuyun
onların kalpleri de seninki gibi sanıyorsun herkes o kadar yumuşak
kadar şefkat dolu olamaz oysa
oldukları gibi görmüyorsun insanları olabilecekleri gibi görüyorsun
kendinden veriyor, veriyorsun onlar her şeyini çekip alıncaya ve için bomboş kalıncaya dek
Deliliğimde hem özgürlük hem güvenceyi buldum; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmama güvencesini, çünkü bizi anlayanlar içimizde bir parçayı köle ederler.
Paraya çevrilemeyen ne kadar varlığı varsa aslında insan o derece zengindir. Fransız filozof Gabriel Marcel'e göre, insanlar genellikle kendilerini sahip olduklarıyla bir ve aynı görmek eğilimindedirler. Bu eğilim onları nesne konumuna indirgemekte ve insan olmaları bakımından değerlerini yok etmektedir.
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni, Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez. Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz, Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru, Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene, Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın, Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemene Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama.
William SHAKESPEARE
Hz. Mevlana der ki, "Dertli kişinin tereddüt ve elemlerle dolu gönül evi vardır. Onu dinlemek o eve pencere açıp onu havalandırmak demektir." (Mesnevi, Cilt 3).