Nedir insan tanımımız? Irk, dil, din mi? Servet ve debdebeli bir hayat mı?
Mao Zedong:
Çin Komünist Devrim’i lideri, iktidara geldiği ilk beş yılında 5 Milyondan fazla insanı idam ederek veya işçi kamplarına göndererek öldürdü.“İleri Büyük Atılım” ve “Kültür Devrimi” adını verdiği iki adet sosyal programı vardı. Birinci hedef Çin’i sür'atle
Sanat, sanat için midir ? Toplum için mi ? Her iki soru da K O C A M A N B İ R E R S A V S A T A !!! Günümüzde sanat eserleri büyük şirketlerin elinde... cam bir fanusun içinden tüketilmek ve astronomik fiyatlara daha zengin firmalara satılmak için yerini, esas duruşunu hiç bozmuyor. Sözüm ona entelektüel üst aklın sanat ve sanatçıyı koruduğu
Reklamın kültür endüstrisindeki zaferi budur işte: Tüketicinin sahte olduklarını gördüğü halde, bastırılması zor bir istekle kültür metalarını almaya ve kullanmaya devam etmesi...
Ahmet Ümit:
– Cebelavi Sokağı’nın Çocukları – Necip Mahfuz
– Binbir Gece Masalları – Anonim
– Gülün Adı – Umberto Eco
– Anayurt Oteli – Yusuf Atılgan
– Ben Ruhi Bey Nasılım? – Edip Cansever
Hakan Günday:
– Zamanın Farkında – Şule Gürbüz
– Boncuk Oyunu – Hermann Hesse
– Pal Sokağı Çocukları – Ferenc Molnar
– Huzur – Ahmet Hamdi
Şipşak Nietzsche’yi okuyanlar için söylemek gerekirse, bu eserin onun biraz daha kısa bir versiyonu olduğunu söyleyebilirim… Okumayanlar için söylemek gerekirse, bir tür Nietzsche özetidir. Ancak Şipşak Nietzsche’de olduğu kadar kapsamlı olduğu söylenemez. Yayıma hazırlayan Taner Şanlıoğlu’nun Önsöz’de de belirttiği gibi, Nietzsche’nin sadece tek
Seçilmiş belirli sözcüklerin körü körüne ve hızla yaygınlaşarak yinelenmesi, reklam ile totaliter parolaların ortak yönüdür. Sözcükleri, onları kullanan insanlara ait kılan deneyim katmanı yok oldu ve sözcüklerin bir anda birilerine mal edilmeleri...soğukluk yarattı.
Kitap hayal dünyamızı işlevsel yapar. Okunan her söz her dimağın kazanılmış tasvir ve anlamlandırma birikimi ile yön bulur. Tüketim dünyasına kitaba talep azaldıkça başka düşüncelere teslimiyet artar. Kitap kendi birikimine görsellik ve duyu katmazken video olana ilgi ve kendilik katılarak verilen bir kurgu halini alır. Sinema ise sanatsal bir
Yönetilen dünya sığınılacak köşelerin kalmadığı bir dünya olabilir, yine de kavrayışlı kişilerin yardımıyla, salt toplumsal seçilimin kör ve bilinçsiz sürecinin yok ettiği özgürlük merkezlerini yaratabilecek bir dünyadır.
Her şey, yalnızca, başka bir şeye yararlı olup olmaması açısından algılanır...Her şey, olduğu şey için değil, değiştirilebilir olduğu sürece değerlidir.
Kapitalist kültür endüstrisinin gönüllü köleleri haline getirilmiş olan kadınlar tüketerek daha özgür, kendileri ile daha barışık, daha mutlu, ... vb. olduklarını düşünmektedirler. Zira kitle iletişim araçlarının yoğun bombardımanları altında böyle olduğuna inandırılmış bulunmaktalar. Artık sattırmanın ve satın almanın en önemli yollarından birisi bedendir, güzelliktir, erotizmdir. Kapitalist kültür endüstrisi daha büyümek ve güçlenmek için kendisine pazar inşa ederken, önemli bir pazar olarak beden pazarını icat etmiştir. Cinsellik ise bu pazarın en önemli motive edici araçlarından birisidir. Gelinen egemen anlayışa göre tüketilmesi gereken kadın bedeni ile birlikte, kadın cinselliğidir. Medya tarafından dolaşıma sokulan ve kadınlığın gereği ya da ön koşulu olarak sunulan gençlik, güzellik, çekicilik ve arzu edilir olma mesajları insanların ( özellikle de kadınların) psikolojik durumlarını olumsuz yönde etkilemekte ve öylelikle beden pazarının iflah olmaz bağımlıları haline gelmektedir. Medyada sürekli yer verilen ve model olarak sunulan aşırı derecede zayıf kadın görüntüleri, kadınların ve hatta çocukların vücutlarından utanmalarına ve kilo kaygısı yaşamalarına neden olmaktadır. İngiltere'de beş bin kadın üzerinde yapılan bir araştırma ile kadınların yalnızca %1 gibi son derece küçük bir kesiminin bütünüyle bedenlerinden memnun olarak yaşadığı, diğerlerinin mükemmel vücut takıntısı ile anoreksiaya varan yeme bozuklukları yaşadıkları tespit edilmiştir.