Elflerin Kanı – Andrzej Sapkowski
“Seni temin ederim ki Ciri, herkes gibi olmaktansa çok azı gibi olmak daha iyidir.”
İlk iki kitaptaki hikayelere göndermeler barındıran Elflerin Kanı ile ana hikâyeye başlıyoruz. Elflerin Kanı, Witcher serisine ait üçüncü kitap olmasına rağmen serinin başlangıç kitabı. Son Dilek ve Kader Kılıcı’nda olduğu gibi hikayelerden oluşmayıp tam bir hikâye örgüsüne sahip. İlk iki kitapta kronolojik sıra karışık olduğu için bazen akıcılıkta problem yaşanabiliyordu ama Elflerin Kanı ile bu karmaşa ortadan kalkıyor.
“Başkalarının diniyle alay etme. Bu ne güzeldir ne de yakışık alır, üstelik… tehlikesiz de değildir.”
Elflerin Kanı benim açımdan çok önemli bir kitap. Bunun sebeplerinden biri Scoia’tael örgütünün nasıl ve neden kurulduğunun anlatılması. Bir diğer sebebi ise Ciri’nin Yennefer ve Triss ile arasındaki ilişkiye ışık tutması.
Fazlasıyla evrene ait siyasi olaylar anlatılan Elflerin Kanı tam olarak bir başlangıç kitabı, ilk iki kitaba göre daha tempolu ve akıcı. Diğer kitaplarda da olduğu gibi çeviri Regaip Minareci’ye ait.
instagram.com/p/CK803O4pvO9/?...
Kader Kılıcı – Andrzej Sapkowski
“Dünyamızın bir dengesi var. Bu dünyada yaşayan her türlü canlının öldürülmesi, kökünün kazınması bu dengeyi bozar. Bu denge olmadığı zaman da çöküş başlar, bildiğimiz dünyanın sonu gelir, batar.”
Witcher serisi son sürat devam ediyor. Son Dilek kitabında olduğu gibi Kader Kılıcı da evrende geçen hikâyelerden oluşuyor ve içerisinde altı adet hikâye barındırıyor. Serinin başlangıcı açısından çok önemli olan bu kitabın bitmesiyle beraber asıl hikâye başlıyor. Kader Kılıcı serinin ikinci kitabı olmasına rağmen yazarın yazdığı ilk kitap.
“Tanıdığım bir büyücü kadının dediği gibi, her şey pahalılanıyor ve hayatta kalmak zorundayız.”
Yazarın mitolojilerden ve masallardan etkilendiği çok açık, bu kitapta da o çok bildiğimiz masallara ve mitolojilere gönderme yapmaktan çekinmiyor. Altı adet hikâye içerisinden en çok hoşuma giden bir doppler’in anlatıldığı “Küçük Bir Özveri” hikâyesi oldu. Bu hikâyede bahsedilen doppler, The Witcher 3’teki görevlerde de bol bol karşımıza çıkıyor. Spoiler vermekten çekindiğim için bu ve diğer hikâyelerin içeriklerine değinmeyeceğim.
Çevirmen konusunda herhangi bir değişiklik yok, Regaip Minareci yine işin başında. İlk kitapta olduğu gibi bu kitap da asıl dili olan Lehçeden değil Almancadan çevirilmiş.
Instagram: instagram.com/p/CKyxh0LJJVC/?...
Kan, Ter ve Pikseller, Eski Kotaku editörü olan Jason Schreier'in kalema aldığı, M. İhsan Tatari'nin çevirisini yaptığı oyun geliştiriciliği dünyasına ışık tutan bir kitap.
Jason Schreier oyun dünyasındaki kölelik derecesine varan fazla mesaileri - çoğu firma ücretini vermiyor - gündeme getirmesiyle bilinen bir oyun editörü. Kitabın içerisinde
Son Dilek – Andrzej Sapkowski
“İngiltere için Tolkien, Amerika için George R. R. Martin neyse Doğu Avrupa için Sapkowski odur.”
Oyunlarıyla tanıştığım Witcher evreni hikâyesiyle beni her zaman derinden etkilemiştir. Özellikle de The Witcher 3: Wild Hunt oyunun hikâyesi. Düşünsenize, efsanevi bir oyun oynuyorsunuz ve hikâyesi hiç bitsin
Ben, Kirke - Madeline Miller
“Hayat, dokuma tezgâhı gibi basit bir şey değil. Dokuduğun şeyi bir çekişte sökemiyorsun.”
Kitap, Kirke isimli Titan olan nympha türündeki bir tanrıçanın hayatını anlatıyor. Kirke diğer tanrılar gibi değil, diğerlerinden biraz farklı. Farklı olduğu için de ailesi ve çevresi tarafından dışlanıyor. Zavallı bir hayat
