"Ya da...
Sen topraksın, ben denizim...
Çırpınıyor, coşuyor, dinmeyen bir tutkuyla sana atılıyor, dalga parmaklarımla hep sana dokunmak için çabalıyorum..."
"Bulutlar zaten yıldızlara intihar ipi takmış ölüler."
"Efendim?"
"Bulutlar, ölü."
"Nereden çıkardın bunu?"
"Tavan benim. Ben karar verdim. Gün boyu ölü varlıkları tavanda sallanıyor işte..."
"Peki... Gri bulutlar?"
"Ölürken pişman olanlar."
"Yağmur?"
"Ölürken pişman olan bulutların ağlaması..."
'Evet, insan ömrünü iki kere ikinin peşinde geçirir, bu uğurda denizler aşar, yaşamını harcar ama aradığı gerçeği eline geçirmekten, inanın korkar. Çünkü onu bulur bulmaz, artık arayacak başka bir şeyinin kalmayacağın bilir.'
'Yine de şunu söylemek istiyorum; benim gibi yeraltı adamlarının dizginlerini sıkı tutmak gerekir; çünkü kırk yıl yeraltında hiç sesimizi çıkarmadan otururuz da bir fırsatını bulup yeryüzüne çıkarsak, bizim çenemizden kimse kurtulamaz.'
"Çünkü değerli okuyucum, insan ahmak bir yaratıktır! Ya da daha doğru bir deyişle, ahmak değil de nankör, eşine çok ender rastlanabilecek derecede nankör bir yaratıktır."