Ben, bilirsiniz, hep başka yanlara bakan, öyle niçin, neyle uğraştığı belirsiz bütün öteki çocuklar gibiydim.
Büyükler çocukların kulakları, gözleri, dilleri yok sanırlar.
--- Spoiler içerir ---
Kitabın yazarı olan Ian McEwan lafını esirgemeyen, dobra bir yazar. Bu yüzden yazdığı romanlar çoğu kişi tarafından rahatsız edici bulunuyor. Aynı zamanda bir aktivist olan yazarın cinsiyet eşitliği, kadın hakları, iklim ve çevre gibi konularda da çeşitli yazıları mevcut. 1970'lerde ölüm, cinsel istismar, işkence gibi
Pessoa, Anarşist Banker kitabında iki kişinin karşılıklı diyaloğunu ele alır. Burada tartışılan konu anarşizmin esas olarak ne olduğu ve neyi amaçladığıdır? Anarşist Banker elinde purosu ve konyağıyla tezat bir görünüm sergiliyor gibi görünür. İnsanlığın özgürleşmesi için çalıştığını, burjuva sistemin toplumsal zorbalığı dayatırken sosyalizm ve komünizmde ise zorbalığın devlet tarafından yapıldığını öne sürer. Dolayısıyla sosyalizm ve komünizmin eşitlik ilkesine dayanmış oldukları ancak özgürlük konusuna hiç yer vermediklerini vurgular. Bu nedenle bu iki sistemin anarşizme ulaşmada bir araç olmaktan çok uzak oldukları, esasında burjuva sistemini yıkmak amacıyla ortaya atıldıklarına değinir.
Anarşist BankerFernando Pessoa · Sel Yayıncılık · 20191,476 okunma
Yoğun bir şekilde düşünülen fikirler aynı yoğunlukta hissedilir. Bu dünyadaki hiçbir şey - en soyut düşünce de dahil - köklerini insanın yüreğine daldırmadan yaşayamaz. Yüreğinizde insanlığa yönelik entelektüel bir sevgi mi görüyorsunuz? Soyut bir adalet duygusu mu? Bırakın tüm bunlar dolaşsın; zaten fazla ileriye gidemezler, çünkü dolaşacak bacakları yoktur.
Kitapta materyalizmin beşiği olan İngiltere'den Fransa'ya yayılması, burjuvazinin feodalizme karşı gerçekleştirdiği savaşım ve özellikle İngiliz burjuvazisinin kültürsüz sonradan görmelerden oluşmasına değinilmektedir. Bununla birlikte modern sosyalizmin tanımına yer verilmekte feodalizm ile burjuvazinin arasındaki evrensel karşıtlık anlatılmaktadır. Ütopik sosyalizm kavramı, Aydınlanma çağı filozofları gibi sosyalizm yanlılarının da belirli bir sınıfı değil tüm insanlığı kurtarmayı isteme çabası şeklinde somutlaştırılmaktadır. Toplumsal düzenin ismi dışında sosyal açıdan çok da değişmediği, ilk gece hakkının feodal beylerden burjuva fabrikatörlere geçtiği ve fuhuşun daha da yaygınlaştığı kitapta anlatılmaktadır. Ancak ekonomik açıdan belirgin değişikliklerin olduğu; serbest rekabet, gitme-gelme özgürlüğü, meta sahiplerinin hukuksal eşitliği gibi yeni kavramlar bilimsel sosyalizm başlığı altında anlatılmaktadır.
Henry VIII, kilise topraklarını bağışlayarak dağıtmış, saçıp savurmuş, yeni bir burjuva toprak sahipleri topluluğu yaratmıştı; ondan sonra bütün 17. yüzyıl boyunca, sayısız büyük araziye elkonulup, tam ya da yarı sonradan-görmelere dağıtılması aynı sonucu doğuracaktı. Bunun içindir ki, Henry VII'den başlayarak İngiliz aristokrasisi, sınai üretimin gelişmesine karşı koymak bir yana, tersine, bundan dolaylı olarak yararlanmaya çalıştı; ve aynı biçimde, ekonomik ve politik nedenlerden dolayı, sanayi ve finans burjuvazisinin liderleri ile iş birliği yapmak isteyen önemli sayıda büyük toprak sahibi her zaman bulundu.
19. yüzyıl Viktorya döneminde yaşamış ve hem o dönemde hem de günümüzde etkisi hâlâ devam eden Türlerin Kökeni adlı kitabın yazarı Charles Darwin temel olarak dindeki dogmalara karşı çıkmış ve doğa bilimi ile ilgilenerek evrim konusunu irdelemiştir. Darwin, araştırma yapmak amacıyla uzun bir gemi yolculuğuna çıkmış ve Patagonya'daki fosiller, G. Amerika'daki devekuşlarının coğrafi dağılımı ile Galapagos Takımadası'ndaki hayvanların yaşamı tüm görüşlerinin başlangıç noktasını oluşturmuştur. Çiftçilerin daha fazla verim elde etmek için sürüdeki kötü hayvanları ayıklayıp iyi olanları çiftleştirmesi gibi Darwin de bu seçilimin doğa tarafından kendiliğinden olduğunu dile getirmiştir. Örneğin, dişi tavuskuşu en süslü erkeği seçer ve genleri sonraki nesillere aktarır. Darwin'in görüşleri birçok politika yapıcıyı derinden etkilemiş ve insan ırkının ıslah edilmesi gerektiğini, iyi genlere sahip başarılı insanların çok sayıda çocuğa sahip olmasını, kötü genlere sahip olan düşük zekaya sahip olanların ise çoğalmasının engellenmesi gerektiğini savunan öjeni kavramının filizlenmesine yol açmıştır.