Z.Y.

Z.Y.
@lezzetlikitaptariflerim
Sanki sıçramak üzereymiş gibi suyun yakınına çömelmiş birisi gibiydi. Ama görünümünde tuhaf bir şey vardı ; kollarının garip uzunluğu ve balığımsı dikenleriyle artık ' birisi' olmaktan çıkıyordu, ona ' bir şey' denmesi gerekirdi.
Sayfa 89 - GençtimaşKitabı okudu
Reklam
Elleriyle hüznünü belirten işaretler yaparak ,"Dünyayı işiten insanlar yönetiyor ." dedi.
Babamın konuşmalarını sese dönüştürdüğüm zamanlarda bazen kendimi komşumuzun arka avlusundaki, direkten direğe uzanan telefon kablolarına benzetiyordum. Bu teller anlayamadığım, sihirli bir biçimde sesi alıyor, başka bir şeye dönüştürüyor, sonra çok uzaklara taşıyor ve diğer uçta yeniden sese, kusursuz bir konuşmaya dönüştürüyordu. Bir anlamda ben de bunun insan versiyonuydum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İçimden, bir gün, eninde sonunda bu sorumluluklardan , iki işitme engelli ebeveynimin ve hasta kardeşimin sorumluluğundan kurtulacağıma yemin ettim. Benim de yaşayacak kendi hayatım vardı. Ve içinde yaşayacağım bir dünyam. O günün ne zaman geleceğini bilmiyordum ama bir şekilde dışarıda bir yerde beni beklediğini biliyordum.
Sayfa 202Kitabı okudu
"Her zaman sen uyurken geliyorlardı. Bunu özellikle istiyordum. Geldiklerinde daha oturmadan onlardan, beşiğinin arkasına geçmelerini istiyordum. Sonra ellerine tencere ve tavaları veriyor, bunları birbirlerine çarpmalarını istiyordum. Tabi sen patırtıyı duyuyor, birden uyanıyor ve ağlamaya başlıyordun. Bu büyük gürültü karşısında ağladığını görmek muhteşemdi."
Reklam
"Karanlıkta ağladığında bunu nasıl anlayacaktık ?" diye sordu babam elleriyle. "Senin acıktığını ? Mutlu olduğunu ? Üzüldüğünü ? Karnının ağrıdığını ? " "Ve sana nasıl..." diye ekledi yine el işaretleriyle,"seni sevdiğimizi söyleyecektik? "
-Babanız işitme engelli mi? -Evet. -Yüksek sesle konuşsak bizi duyabilir mi ? -Hayır o İŞİTME ENGELLİ. -Bağırırsak bizi duyar mı? Yanıt verme zahmetine bile girmedim. Babamla toplum içinde bulunduğumuz her zaman bu soruyla karşılaşıyordum.
Sayfa 179Kitabı okudu
"Ben duyanların dünyasında işitme engelli biriyim. Her an duyan insanlara, benim de onlar gibi biri olduğumu göstermek zorundayım. Onlar kadar iyi ve doğru bir insan olduğumu. Hatta belki daha iyi..."
Yas tutma yeteneğini kazanmak- dolayısıyla " mutlu" bir çocukluk geçirmiş olma yanılsamasından vazgeçip çocuklukta sineye çekilen kötülükleri ve alınan darbeleri tüm kapsamı ile hissederek algılamak bunalım içindeki insana yaratıcılığını ve canlılığını geri verir.
Dolayısıyla terapistin hastanın duygularının yardımıyla kurmak üzere olduğu bağlantıları kendince bir nedenle "formüle etmeye kalkışmaması " son derece önemlidir. Terapist buna uymadığı takdirde hücresinden kaçma ve ilk gecesini belki korumasız ve aç fakat özgürlük içinde geçirme imkanını tam o anda elde etmiş olan bir mahkumun hücresine fevkalade yemekler getiren bir arkadaş gibi davranmış olur. Belirsizliğe doğru atılacak bu adım zaten pek çok cesaret gerektirdiğinden, mahkumun eline geçen fırsatı kullanmayacak hapishanede kalması ve kendini önüne konan yemeklerle ve khapishanenin koruyucu duvarları ile avutması çok olasıdır ...
Reklam
Çünkü ona: " Yaramazlık yapıp beni mahçup etme!" demiştin. Bunun yerine: " Yaramazlık yapıp mahçup olma!" demen gerekirdi. Böylece çocuk, anne ve babasını menfaat değil merhamet konumunda görürdü .
Muhabbet, çocuk terbiyesinin tohumudur. Çocuğunuzun kalbine muhabbet tohumu atmadan ondan bir mahsul bekleyemezsiniz.
Ayıp kavramını hayattan çıkarmak en büyük ayıptır. Bu kavram önemsenmeli, bazı şeyler ayıplanmalı, çocuk da bunu bilmelidir.
İnsanoğlunun ömrü; ezan ile başlayan, ezansız bir namaz ile de sona eren bir hayat çizgisidir. Çocuğa okunan o ilk ezan, aslında son kılınan namazın ezanıdır.
Asıl çocuksuzluk, maddi anlamda çocuğa sahip olup olmama değil, kişinin kendi çocuğu ile aynı inanç düzleminde olmamasıdır.
45 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.