Z.Y.

Z.Y.
@lezzetlikitaptariflerim
Hz. Adem ve Hz. Havvâ için imtihan olarak öldürülen Hâbil' in yükü mü daha ağır, yoksa öldüren ve küfür üzere olan Kâbil ' in yükü mü daha ağır? Elbette ki Kâbil' in yükü daha ağırdır.
Reklam
Her baba bir zamanlar oğuldu, oğulların çoğu gün geliyor baba oluyor ama kimileri geçmişte ne olduğunu unutuyor, diğerlerine de gelecekte ne olacaklarını anlatmanın yolu yok, Okkalı bir sözdü, Aslında ben de pek anlamadım, ağzımdan öylesine çıktı işte, sen bana bakma, Hadi yatalım, Olur.
Sayfa 101Kitabı okudu
MÜTHİŞ TESPİT!
Her insanın derininde kendinden az çok gizlediği, içinde çocukluk dramının aksesuarlarının bulunduğu bir arka odası vardır. Kimseyi sokmadığı bu gizli odasına mutlaka girecek olanlar yalnızca kendi çocuklarıdır. İnsan çocuk sahibi olunca odaya hareket gelir, hazırlık başlar; çünkü dramın devamı için gerekli ortam sağlanmıştır...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her ana sadece çocukluğundan arındırdığı alanlarda empati duyabilir; yazgısını inkar ettiği için hâlâ görünmeyen zincirlerle bağlı olduğu alanlarda empatiden yoksun davranmaya mecburdur. Aynı şey babalar için de geçerlidir.
Sarah büyük bir iştahla anlatmaya başladı: ... ... ...Türkler gerçekten kadına karşı çok hassas bir yaradılışa sahipler. Bu hassasiyetleri yaşlı ve hürmet gösterilmesi gereken bir kadın için de, yardıma muhtaç olan küçük bir kız için de aynı. Hele güzel, alımlı ve kibar kızlarımıza karşı son derece müşfikler.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
Fahişeliği istihbarat teşkilatının ortasına yerleştirerek bir yöntem olarak kullanan NİLİ, sadece yahudi kadınlardan oluşan güçlü bir teşkilattı. İsrail' i kurmak için bedenlerini kullanmaktan çekinmeyen ama fiziki güzelliklerinin yanında zeki ve cesur olan elemanlardan oluşuyordu.
Sayfa 111Kitabı okudu
Bakışların odak noktası mı olmak istiyordunuz? Anne olunca nihayet odak noktası konumuna gelmiş olursunuz çünkü bir çocuğun gözleri anneyi her an her yerde izler...
...mutluluğun bir dirhemi bile on okka bilgelikten daha kıymetlidir bazen.
Babam şehre indiğinde, şehirliler ona hep "Beyefendi" diye hitap ederlerdi. Babam çok saygın biriydi. Ama tuvaletini yaparken fukaralara benzerdi.
"Sana şu kadarını söyleyeyim; çölde açlıktan ölmekte olan bir çakal kafesteki karnı tıka basa tok bir aslandan daha mutludur."
Reklam
Tarih dipsiz bir kuyu gibidir. Ne kadar bakarsanız bakın tam anlamıyla görmek istediğinizi göremezsiniz. Ancak bu durum oradaki gerçeğin yok olduğu anlamına gelmez. Kuyunun dibi karanlık diye her şeyden vazgeçmek olmaz.
"O fıkrayı biliyorsun değil mi? Ameliyat başarılı geçti, yalnız... hasta öldü."
Ferit, Peştunistan Meydanı' nın birkaç sokak kuzeyinde, işlek bir köşe başında, hararetli hararetli konuşan iki kişiyi gösterdi. Bir ayağı dizin hemen altından kesilmiş olanı, sağlam ayağının üzerinde sekiyordu. Elindeki takma bacağı göğsüne bastırmıştı. "Ne yaptıklarını biliyor musun? Bacak için pazarlık ediyorlar." "Bacağını mı satıyor?" Ferit başıyla doğruladı. " Karaborsada çok para ediyor. Çocuklarını bir hafta doyurmana yeter."
Sayfa 263Kitabı okudu
Üniversitelerde, okullarda önce ders alırsınız, sonra sınav olursunuz. Gerçek hayatta ise tam tersidir; önce sınav olursunuz sonra ders alırsınız.
"Hepimiz-onu tanıyan herkes- pisliğimizi ona silerek temizlendikten sonra çok erdemli hissettik kendimizi. Onun çirkinliğinin üstüne bindiğimizde hepimiz çok güzeldik. Sadeliği bizi süsledi, suçu günahlarımızdan arındırdı, çektiği acı sağlıkla ışıldamamızı sağladı, acayipliği sayesinde mizah anlayışımız var zannettik. Onun konuşamaması kendimizi dilbaz sanmamızı sağladı. Yoksulluğu bizi bonkör kıldı. Karabasanlarını bile -kendi kabuslarımızı bastırmakta- kullandık. "
Sayfa 213Kitabı okudu
45 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.