Böylesi zamanlarda dünyadaki yerimizi yitirme, tümden soyutlanma tehlikesiyle yüz yüze geliriz. Kabul gören dilimizi, paylaşılan bir dünyada iletişimi olanaklı kılan dilimizi yitirecek miyiz? Kendimizi gerçeklik dediğimiz şeye oturtmamızı sağlayan sınırlarımızı yitirecek miyiz? Bu, yine, biçim sorunudur, ya da başka bir deyişle, sınırların farkına varma sorunu.