"Nerden başlamalı! Çabuk çabuk kafamda kaynaşan düşünceler, hepsi şu dakikanın ürünü; ne günü var, ne saati, ne tarihi. Dünün bir olayı bana, bin yıl öncesinin bir olayından daha eski, daha önemsiz geliyor." Şöyle bir paragraf vardı kitabın içinde geçen ve aslında kitabı bir bakıma özetleyen. Kitapta sabit bir mekan ve zaman yok ve söz konusu kahramanlar hem ayrı ayrı kişiler olabilirken hem de bir tek kişiye dönüşebiliyor. Arabacı, hurdacı, mezarcı, amca veya koca... Ve ikinci kez okuduğum halde almış olduğum tad aynı, azalma yok hatta ilerleyen zamanlarda bir üçüncü okuma neden olmasın :)
Bu arada Butimar kuşunu öğrenmişken paylaşmadan olmaz. Bu kuş, deniz kıyısına çöker, denizin bir gün kuruyacağını düşünür, bu tasa yüzünden de su içmez hiç. Acaba bu kuşta bize Sadık Hidayet' in ruh hâli ile ilgili birşeyler veriyor olabilir mi!