Yalnız, şunu da unutmamalı ki, Ortadoğu ülkelerinin, ateşe, şiddete, işkenceye bağışıklık kazanmış oğulları var: Yabancılaşmaya karşı inanç kareleri!
Çünkü, Yakup'un, Zekeriya'nın, İsmail'in öğretileri yeniden açıklanıyor.
İkinci Abdülhamit'den sonra, yahudiler Filistin'e yerleşmeye başlarlar. Oysa o, Filistin'e yahudilerin yerleştirilmelerine ilişkin önerileri kesinlikle reddediyordu.
Yahudi şimdi, Filistin topraklarını istila etmiş, Batı emperyalizminin simgesi olarak orada duruyor. Yahudi, kendi adına doğrudan, Avrupa emperyalizmi adına vekâleten cürüm işliyor. Vicdan aklığını koruyabilen her insanın ortaklaşa işlenen cürümlerin camilerine karşı hiçbir şey yapmıyorsa, en azından bir tavır alması, bunları içinden yargılayarak mahkum etmesi, çağdaş insan olmanın gereğidir.
Irkçı değiliz; çünkü, uygarlığımızın özündeki inanç, ırkçılığı, kesinlikle reddeder. Irkçılık, Avrupa'nın, inancımızdaki eşitliğin tüm insanlığa yayılmasını durdurmak; ortak inancın evrensel yurdu içinde birleşmiş ulusumuzu bölmek için yaptığı emperyalist bir girişimin adıdır.
Afrikalı seminer arkadaşlarımla konuşurken, bir gün, Senegalli Traore şunları söyledi:
"- Sizin bir tarihiniz var. Bir ulusun tarihinin olması, ne demektir, bilir misiniz? Ona dayanarak ilerilere uzanmak kolay. Bir ulus için tarih o denli gerekli ki! Afrika'nın bağımsızlıklarını elde eden ulusları içinse durum çok farklı. Bizim, başımızı çevirip bakacağımız bir tarihimiz yok. Varsa bile çok yeni. Bizim Afrika uluslarının tarihi, aşağı yukarı, yirminci yüzyıldan öncelere pek uzanmıyor. Halkları ulus yapan kuvvet, tarihten gelir."
Sonra Zihni Hızal'ın adını duydum, yazdıklarını okudum, eylemciliğini anlattılar. Uygarlığımızın savaş pilotu idi. Asya'yı, Kafkasya'yı omuzlarına alarak, uygarlığımızın tarihteki büyüklüğünü bizlere anımsatmak için, bir Kafkasya kartalı gibi, durmadan uçuyordu. Rusya'da, Kafkasya'da, Trakya'da kalan müslümanların durumları bir bakıma ne kadar acıysa, 1970'lerden sonra üniversitelerimizde okuyan öğrencilerin onu tanımamaları da o kadar acıdır. Çağın atı, uçağında, yüreğinde taşıdığı Sonsuzluk Bildirisi'yle ölmüştü Ankara'da 1963'te.