"Bir bireyin inanç sisteminde kökten değişiklikler yapması genelde zordur ve aynı şey büyük gruplar ya da bir ulus için de geçerlidir. Ancak, belli bir toplumda değişim için derin bir arzu varsa, o zaman değişim meydana gelecektir."
"Tüm ruhlar kendi ana-babalarını seçerler; bu kuralın bir istisnası yoktur. Bir ruh sadece ana-babasını ve cinsiyetini seçmekle kalmaz, doğacağı ülkeyi, toplumu, kültürü ve hâkim olacak koşulları da seçer. Bu seçim ruhun o enkarnasyonda kazanmak istediği deneyimlere göre yapılır."
"Örneğin, bir çift sadece zengin olma ve mesleklerinde ilerleme üzerinde odaklanmışlardı. Bu kendi içinde olumsuz bir şey değildir. Ancak, onlar insan olarak değerlerini sadece maddi gelirleriyle, malî ve toplumsal statüleri ile ölçüyorlardı. Her ikisi de dostluklar oluşturmakta zorlanıyorlardı, çünkü başkalarını toplumsal ve malî mevkilerine
"Birçok yaşlı ruh para ile mücadele eder. Yaşlı ruhlar, genelde bu dünyaya ait olmadıklarını ya da bu dünyada bulunmak istemediklerini hisseder, bu hisle boğuşurlar. Çoğunlukla, bu yaşlı ruhlar ailelerine yabancılaşır ya da kendilerini o aileye uymayan bir 'kara koyun' gibi hissederler. Bunun nedeni, birçok yaşlı ruhun aile üyelerinin çoğunun kendilerinden daha genç ruhlar olduğu ve böylece farklı bir odağa ve yaşam görüşüne sahip olduğu ailelerde doğmuş olmalarıdır. Bu senaryonun seçilme nedeni, yaşlı ruhların son enkarnasyonlarında kabullenme yolunu seçmeleridir. Eğer kişi kendisini ailesinden ayrı hissediyorsa, kendisini gezegene de bağlı hissedemez, orada bir temele sahip olamaz, köklenemez. Bu ruhlar için maddi dünyada tezahür etmek zordur, çünkü orada tamamen mevcut olamazlar. Ancak, aydınlanmak, bir yandan fiziksel olmayan dünyanın 'tamamen' farkındayken, Dünya katında 'tamamen' mevcut olmayı, her iki dünyayı 'eşit şekilde' dengelemeyi ve kabul etmeyi içerir. Bu, aynı zamanda, size kendilerini, yani bu enkarnasyondaki öğreniminiz için gerekli genetik yapıyı sunmuş olan ana babaya saygı göstermek anlamına gelir."
"Yaşadığımız tüm talihsizliklerin özünde iki inanç vardır: 'Ben güçsüzüm' ve 'Ben sevilmiyorum'. Bu iki inanç insanlığın çoğunluğunun deneyimlediği yaşamların metin yazarı olmuştur. Bu inançlar fiziksel boyutta aşmaya çalıştığımız büyük 'yalan' ya da illüzyondur."
"Esasen, der Sokrates gerçek yaşamı fethetmek için, önyargılara, basmakalıp düşüncelere, kör itaate, keyfi gelenek göreneklere ve sınırsız rekabete karşı mücadele etmek gerekir."
"Eğer siz bir başkasını (davranışını) onaylamıyorsanız, açık bir biçimde 'neyseniz, o' olamıyorsunuz demektir. Onaylamama daima yoksunluğu işaret eder!"