Fatıma Bağırlı

Fatıma Bağırlı
@mektepli99
Öğrenci
Gəncəli
65 okur puanı
Şubat 2018 tarihinde katıldı
Doymak bilmeyen karın aynı cehennem gibidir. Tıka basa dolmuş cehennemin de “Daha yok mu” diye bağıracağı bildirilmektedir.
Sayfa 218
Reklam
Yemek yemenin de insanca bir usulü var. Mideyi küp gibi doldurmanın bir anlamı yok. Adam mısın yoksa küp müsün? İnsanın içi yalnız gıda için değildir. Orada ilme, zikre ve nefese de yer ayırmak gerekir. Nefesin bile güç alındığı bir yerde marifet barınabilir mi?
Sayfa 218
Seher yeliyle güller açılır, fakat odun ondan hiç etkilenmez, onu ancak balta parçalayabilir.
Sayfa 152

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kadrini bilmeyen varsa bunda ne zarar var? Kadir gecesi de bilinmez.
Sayfa 122
Dinde nefse işkencenin olmadığını göreceksiniz. Yok öyle şey... Zaten nefs ölmez; onu bilin! Mezarlıkların kapısını hatırlayalım. “Bütün nefsler ölümü tadacaktır.” Tadmak ayrı, ölmek ayrı... Ruh demiyor. Bütün nefsler... Çünkü ölümden ödü patlayan nefstir. Ruh âmâdedir, kurtulmaya...
Sayfa 119
Reklam
Felsefe daima öncekileri tenkit ve iptal etmekte haklı ve kıymetlidir; öz nefsiyle hakkı getirmekte ise çıkmaz sokak...
Sayfa 85
Batı fikir laboratuarında milliyetçiliğin bir ideoloji mi, bir psikoloji mi olduğu, tıpkı felsefenin ilim mi, sanat mı olduğu gibi çözümlenememiş bir meselesidir. Temayül, onun daha ziyade bir psikoloji olduğu merkezindedir.
Sayfa 74
Ana gibi yâr olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sümbül kokan Türkçesi bülbül kokan İstanbul, İstanbul...
Sayfa 168
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Sayfa 159
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var...
Sayfa 75
Reklam
Yandı kitap dağlarım, ne garip bir hal oldu! Sonunda bana kalan, yalnız ilmihal oldu!
Sayfa 44
İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı; Belli ki; yakınımız yok Allah'tan gayrı...
Gerçekten bu dünyada müessirleri bilinmeyen ve mucize çapında görülmeye değer iki büyük vâkıa vardır. Biri Yunan zuhuru, öbürü de uçsuz bucaksız çöllerde insanı sarhoş eden bir mâna rüzgarı halinde esici Arap dili. Bir devenin adım atışını 72 ayrı kelimeyle ifade eden bir dil, önceden bâdiyede hiçbir (metropolis) kurulmaksızın ve hiçbir insanî tefekkür kaynaşmasına şahit olmaksızın, nereden ve nasıl gelmiştir? Yunan harikası gibi bu da kaynak bakımından büyük meçhullerde biri...
Sayfa 17
Su bir şekil üstü ruh, kalıplarda gizlenen; Yerde kire battı mı, bulutta temizlenen...
Sayfa 193
241 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.