Yemek yemenin de insanca bir usulü var. Mideyi küp gibi doldurmanın bir anlamı yok. Adam mısın yoksa küp müsün? İnsanın içi yalnız gıda için değildir. Orada ilme, zikre ve nefese de yer ayırmak gerekir. Nefesin bile güç alındığı bir yerde marifet barınabilir mi?
Dinde nefse işkencenin olmadığını göreceksiniz. Yok öyle şey... Zaten nefs ölmez; onu bilin! Mezarlıkların kapısını hatırlayalım. “Bütün nefsler ölümü tadacaktır.” Tadmak ayrı, ölmek ayrı... Ruh demiyor. Bütün nefsler... Çünkü ölümden ödü patlayan nefstir. Ruh âmâdedir, kurtulmaya...
Batı fikir laboratuarında milliyetçiliğin bir ideoloji mi, bir psikoloji mi olduğu, tıpkı felsefenin ilim mi, sanat mı olduğu gibi çözümlenememiş bir meselesidir. Temayül, onun daha ziyade bir psikoloji olduğu merkezindedir.
İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
Gerçekten bu dünyada müessirleri bilinmeyen ve mucize çapında görülmeye değer iki büyük vâkıa vardır. Biri Yunan zuhuru, öbürü de uçsuz bucaksız çöllerde insanı sarhoş eden bir mâna rüzgarı halinde esici Arap dili. Bir devenin adım atışını 72 ayrı kelimeyle ifade eden bir dil, önceden bâdiyede hiçbir (metropolis) kurulmaksızın ve hiçbir insanî tefekkür kaynaşmasına şahit olmaksızın, nereden ve nasıl gelmiştir?
Yunan harikası gibi bu da kaynak bakımından büyük meçhullerde biri...