Ve hiçbir zafer kalıcı değildir. Bir kere elde edildikten sonra artık canlandırıcı değil, rahatlatıcıdır ve can sıkıntısına yol açar çünkü artık zafer yoktur, yalnızca tamamlanmış basit bir manzara vardır.
Mayalanmamış bir hamursunuz. Tohumsuz bir toprak. Özlemleri olmayan bir kalabalık. Kılavuzluk edip yürütmek yerine yönetiyorsunuz. Ahmak seyircilerden ibaretsiniz.
Bana öyle geliyor ki insan da tıpkı kale gibiydi. Özgürlüğünü kazanabilmek amacıyla tüm duvarlarını yıkıyor ama böyle yaparak göğünde yıldızlar görünen savunmasız bir harabe haline geliyordu. Hal böyle olunca, var olmama sancıları başlıyordu.
Yasaklıyorum sorgulamayı! Susuzluğu gideren bir yanıt bulmayacağımızı bildiğimiz halde eşeleyip durmayı! sorgulayan kişinin aradığı, her şeyden çok dipsiz bir uçurumdur.
Kendini kesmek, yok olmak, yatıp bir daha kalkmamak, kendini uzay boşluğuna fırlatmak istiyor. Kendinden nefret ediyor, kendine acıyor; kendine acıdığı için kendinden nefret ediyor. "Artık git" diyor. "Artık gitsen iyi olur."