Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mete ÇİFTÇİ

Mete ÇİFTÇİ
@meteciftci
Firdevsi'nin ünlü bir sözü vardır. "Yeryüzündeki bütün ıstıraplar aza kanaat etmemekten doğar," der
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
İnsan, canı daha fazla yanmasın diye yalnızlaşır çünkü. Hayatın yanlış tarafı, yalnız tarafa sürükler benliği.
Sayfa 138Kitabı okudu
Meditasyon gözleri kapatıp sessizliğe gömülmek değildir sadece. Bir olma halidir. Olanı, olduğu gibi kabullenme dinginliğidir. Hiçbir şey yapmayarak, çok şey yapıyor olmaktır.
Sayfa 109Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Sen kararlıysan, niyetin sağlamsa yol açılır zaten korkma" dedim. "Kısmetinde olanı yürürsün muhakkak. Sen iyi olmaya bak."
Nasibinde varsa alırsın karıncadan bile ders Nasibinde yoksa bütün dünya önüne serilse sana ters.
Reklam
Mutluluk daha fazla şeye sahip olarak değil, daha az şeye ihtiyaç duyarak sağlanır.
"Hayatın karşına çıkardığı hiçbir değişime direnme. Sadece teslim ol."
'Hüzün taze tutar âşıkların arasını. Yaramdan da hoşum, yârimden de.' Şems yarasını sever, çünkü her ne kadar acılı da olsa, taşıdığı yara, yâre kavuşturmuştur onu sonunda.
Şu hayat yolunun hiçbir anında sakın "Ben oldum!" deme. "Çünkü ben oldum demek, ben öldüm demektir."
Reklam
Özgürlüktür önemli olan. Halk, özgürlüğü için başkaldırmaz, direnmez. Bir lokma ekmeğe, bir kaşık çorbaya değişir özgürlüğünü. Bunun için onlar altına ateş yakmak, haklarını aramalarını sağlamak gerekir.
Sayfa 146Kitabı okudu
Herşeyi kontrol altında tutabileceğine sahiden inanıyor musun? Midene "Bugün seni durduruyorum", beynine "Bugün iki saat kapalısın", ağrılarına "Şu an hemen dineceksin" diyemiyorken, kendi bedeninin bile kontrolü aslında sende değilken, olacak olanın kontrolüne sahip olabilir misin?
Sayfa 162Kitabı okudu
"Beklenti" insanoğluna büyük zararlar veren, çoğu zaman "öngörü" kavramıyla karıştırılan yıpraticı bir his... Öngörü sahibi olmak başka şey, beklenti içinde olmak başka şey. Öngörüde bilinç vardır, beklentide bilinçsizlik. Öngörüde bilgi ve muhakeme vardır, beklentide mantıksızlık... Öngörü olasılıktır, beklenti ısrar... Bu yüzden beklenti içinde olmak insanı hareketsiz bıraktığı gibi mantıksızlaştırır, ısrarla bir sonuca saplı bırakır, ihtimallere kapatır, gelişimini engeller. Örneğin birinin seni anlaması beklentisine düştüğünde sadece zaman kaybedersin, beklentin gerçekleşmedigi sürece mantıklı hiçbir açıklaması olmadığı halde karşındaki kişiye öfkelenirsin, öfkelendikçe güç kaybedersin, kaybettiğin güç hayatının her alanına yansır, mutsuz, agresif, yeniliklere kapalı, heyecansız, hareketsiz bir yapıya bürünürsün. Sadece bir kişinin seni anlamasını bekleyerek bile hayatının geniş bir alanında kısırdöngü yarattığının farkında bile olmazsın.
Sayfa 129Kitabı okudu
Tabi insan olmak kolay iş değil, Mevlana demiş ya: "Hayatın içinde her;şey olabilirsin ama mühim olan hayatın içinde insan olabilmektir."
Hiç bir şey için geç değil... Derler ki: "Bir ağacı dikmek için en iyi zaman yirmi yıl önceydi belki ama ikinci en iyi zamanda bugündür."
Reklam
Bir gün Allah peygamberlerini çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev’uda gitmektir; İsa: Bir yanağına vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiç bir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed’e gelince: “Saadet, hayatı olduğu gibi kabul edebilmektir...” demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli... Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; “Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!” deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün yer yüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.
Sayfa 151Kitabı okudu
Şunu kabul etmek gerekir ki, dünya çok boktan bir yer. Sana bu dünyayı sevdiren, hayatı çekilir kılan sevdiklerinin bu boktan şeye maruz kalması büyük haksızlık. Sadece güzel olanı görsünler istiyorsun ama yapacak bir şey yok. Herkes bu çirkinliğe maruz kalmaz zorunda.
Sayfa 230Kitabı okudu
Tüm o kalabalıktan geriye bir tek sahilde durmuş denize doğru el sallayan İsmail Abi kaldı. Kalabalıklar bazı güzellikleri görmemize engel olurlar. Ya da bazı güzellikler yalnızca kalabalıklar çekildiği zaman ortaya çıkar.
Sayfa 170Kitabı okudu
Odama geçtim ve uzun süre sessizliği dinledim. İnsanın kendine yapacağı en büyük kötülük kafasını dinlemek. Kendimden biliyorum. Uzun süredir yaptığım tek şey, kafamı dinlemek. Susmuyor bir türlü. Hiçbir şey düşünmeden boş gözlerini tavana dikmek insan için gerçek bir hazine.
Sayfa 133Kitabı okudu
“Al işte. Senin o ağzından çıkan lafa kulağın hiç mi hayret etmiyo? Ben kulak olsam utanırım açıkcası. Benim dedem İstanbul’u fetheden...” “Yuh! Fatih Sultan Mehmet mi senin deden İsmail?” “Yok. Ama İstanbul’u fetheden ekipte yer almış bi’ insan kendisi. Sayılır yani.”
Sayfa 100Kitabı okudu
Bu hayatta bir gerçek var ki, herkes hata yapar.
Reklam
“Ben gidiyorum,” dedi. “Ve geri geleceğimi bilmeni istiyorum. Seni seviyorum, çünkü...” “Hiçbir şey söyleme,” diyerek sözünü kesti Fatima. “İnsan sevdiği için sever. Aşk’ın hiçbir gerekçesi yoktur.”
Sayfa 144Kitabı okudu
Simyacı bir şişe açıp konuğunun bardağına kırmızı renkli bir sıvı koydu. Şaraptı ve ömrü boyunca içmediği en güzel şaraplardan biri. Ama şeriat şarabı yasaklamıştı. “Kötülük” dedi Simyacı, “insanın ağzından giren şeyde değildir. Kötülük oradan çıkandadır.”
Sayfa 138Kitabı okudu
Bir gün en yaşlı kahin, deveciye neden bu kadar gelecekle ilgilendiğini sormuştu: “Bir şeyler yapabilmek için,” diye yanıtlamıştı deveci. “Ve olmasını istemediğim şeyleri tersine çevirmek için.” “O zaman bu senin geleceğin olmaz ki,” diye yanıtladı kahin. “Ama belki de olacaklara kendimi hazırlamak için geleceği öğrenmek istiyorum.” “Bunlar iyi hoş şeylerse hoş bir sürpriz olacak,” dedi kahin. “Kötü şeylerse daha gerçekleşmeden acı çekeceksin.”
Sayfa 124Kitabı okudu
“Yaşıyorum” dedi delikanlıya, aysız ve kamp ateşsiz bir gece, hurma yerken. “Ve bir şey yerken yemekten başka bir şey düşünmem. Yürüdüğüm zaman sadece yürüyeceğim, hepsi bu. Savaşmak zorunda kalırsam, ölüm şu gün yada bugün gelmiş vız gelir tırıs gider. Çünkü ben ne geçmişte ne gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun. Çölde hayat olduğunu, gökyüzünde yıldızlar olduğunu ve insan hayatının özünde bulunduğu için kabile muhariplerinin savaştıklarını anlayacaksın. O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak; çünkü hayat, yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.”
Sayfa 106Kitabı okudu
Şimdi, Mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. Oda hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Ne demek istediğimi anlıyor musun? ... Bir insanı öldürdüğün zaman bir yaşamı çalmış olursun, karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Yalan söylediğinde, hile yaptığında doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Anlıyor musun? ... Çalmaktan daha kötü bir suç yoktur Emir, kendisine ait olmayan bir şeyi alan insan, bu ister bir can olsun isterse bir dilim nan... aşağılıktır. Böyle birinin yüzüne tükürürüm. Böyle biriyle yollarımız kesiştiğinde, Allah yardımcısı olsun. Anlıyorsun değil mi? ... Yukarıda bir yerde bir Tanrı varsa, umarım benim viski içmem ya da domuz yememden çok daha önemli meselelerle uğraşıyordur.
Sayfa 29
Tespitin dibi..
Din sektöründeki temel sorunumuz “putlaştırma”, sağlık sektöründeki temel sorunumuz ise “tıplaştırma”dır.
Sayfa 38
Reklam
Muazzam tespit
Bir insan, “Üzülme, canını sıkma” şeklinde mesajlar veren bir kültürde büyüdüğünde üzülmenin, can sıkmanın kötü bir şey olduğu yönünde programlanır. Bu duyguya dair kaygı ve korku koşullanmaları yaratırsınız. Böylece kişiler o veya bu olay sondasında beş birim üzülecekken, söz konusu hatalı şartlanmalar çarpan etkisi yaratır ve bu üzüntü on birime çıkar. Bir süreci yaşayıp yaşamamaktan daha da önemlisi onu normal yahut anormal görerek yaşamaktır. Bir psikolojik yaşantının seyrini, en çok, o yaşantının algılanma biçimi ve bu algılanma biçimine bağlı olarak ortaya konulan tepki verme şekliniz belirler
Sayfa 32
Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım
Sayfa 599 - SelimKitabı okudu