"Zayıf ve yoksul uluslar eninde sonunda yenilirlerdi; güçlenmek için tarihten ders almalıydılar, bu da ancak tarihsel olaylar hakkında doğru bilgilerin olmasıyla başarılabilirdi."
"Ancak zenginliğin toplam yükselişinin hiyerarşik toplumun parçalanması demek olduğu gözden kaçmıyordu. Herkesin çalışma saatlerinin kısaldığı, yeterli yiyeceğin olduğu, banyolu ve buzdolaplı bir evde yaşadığı, arabası hatta uçağı olabildiği bir toplumda eşitsizliğin en belirgin ve en önemli yanlarının silineceği ortadaydı. Bu yaygınlaştığında da zenginliğin ayırıcı gücü ortadan kalkacaktı. Kuşkusuz kişisel mülk anlamındaki zenginliğin eşit olarak paylaşıldığı kudretin ise ayrıcalıklı sınırlı bir zümrenin elinde olduğu bir toplumu düşlemek olasıydı ama uygulamada böyle bir toplumun sarsılması uzun sürmezdi. Çünkü rahat ve geleceği olan güvence herkese sağlandığı zaman yoksulluk nedeniyle gelişemeyen insan kitleleri okuma yazma öğrenerek kendileri için düşünmeyi başarabilecekler bu aşamayı geçirdikten sonra er geç ayrıcalıklı sınıfın gereksizliğini kavrayarak ondan kurtulacaklardı. Uzun dönemde hiyerarşik toplum ancak yoksulluk ve Bilgisizlik üzere kurulu olduğu sürece var olabilirdi."
"Belki on bininci kez, 'işin en ürkünç yanı, bütün bunların gerçek olma olasılığı' diye düşündü. Eğer Parti geçmişe el atıp bu ya da şu olay hiçbir zaman olmadı diyebiliyorsa, kuşkusuz bu, işkence ve ölümden daha korkunçtu."
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk
"Senin mevkin ve malın mülkün Harry; benim az çok sahip olduğum zekam ve artık ne kadar değeri varsa, sanatım; Dorian Gray'in ise güzelliği; Tanrı'nın bize lütfettiği bu şeyler yüzünden acı çekeceğiz, hem de büyük acılar."
"Her mükemmel varlığın ardında da mutlaka bir trajedi vardı. Sanki en sıradan çiçeğin açması için bile dünyanın şiddetli doğum sancıları çekmesi gerekiyordu..."