Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Martin Eden

yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlar
"Ne zaman kendimle baş başa kalsam, Raif Efendi'nin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek isteyen bakışları gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi. Hayatımızın bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendimize sorarız: " Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun için de, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkum birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç alemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Bu alemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul alemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. ... Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. "
Reklam
Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık; Anla ki, yok Allahtan başkasıyla yakınlık...
Neye Yarar
Ne kavga, ne ümitsizlik, Ne ağlaşan insancıklar, Ne de başka düşüncem var Bir duygu kasırgası bu, Sardı bütün benliğimi Karşı koymak neye yarar

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
%19 (43/224)
Eksik Şiir
Eksik ŞiirSezen Aksu
8.7/10 · 748 okunma
62 syf.
6/10 puan verdi
·
11 günde okudu
Gençlerle Başbaşa
Gençlerle BaşbaşaAli Fuad Başgil
8.7/10 · 15,8bin okunma
Reklam
ölümsüzlük sanıldığı kadar güzel mi?
Transhümanistlerin bir gün ulaşmayı vadettiği gibi yüzyıllar boyunca yaşamayı ister miyiz, evet mi hayır mı? Hemen buracıkta belli bir "gerçek" ölümsüzlük türüne geçiş yapmak gerçekten hoşumuza gider miydi; ölümün sadece dışarıdan, cinayetle veya intiharla vuku bulduğu bir gerçeklik ister miydik? ... Böyle bir durumda, yani (neredeyse) ölümsüz olsaydık ne yapardık? Hala çalışmayı, fabrikaya veya büroya gitmek üzere erkenden kalkmayı ister miydik? Can sıkıntısı ve tembellik ele geçirmez miydi bizi? Onlarca yıl boyunca var olduğumuz bir hayatta hala yeni bir şey öğrenmek ister miydik? Hala büyük işler başarmak, kendimizi kendimizi mükemmelleştirmeye devam etmek ister miydik? Aşk hikayelerimiz bezdirici bir hal almaz mıydı? Çocuk sahibi olmayı hala diler miydik ya da bunu yapabilir miydik? Sonu olmayan bir kitabın, filmin veya müzik parçasının hiçbir anlamı olmazdı; aynı şey kral Uruk'un insanlık tarihinin ilk yazılı kitabında ne pahasına olursa olsun fethetmek istediği "sonsuz yaşam" için de geçerli mi peki?
%20 (40/192)
Transhümanist Devrim
Transhümanist DevrimLuc Ferry
7.5/10 · 29 okunma
Saadet Ülkesi
Servetin, iktidar ve şöhretin son haddine varmış nice insan vardır ki, içi daima saadet dünyasının hasretiyle yanıp tutuşur. Mükellef (gösterişli) apartmanlarda, göz kamaştırıcı bir konfor ve lüks içinde yaşayan insanlar görürsün ki, bunun hepsini bir günlük saadetle değişmeye hazırdır. Çünkü, saadet tamamiyle gönül işidir. Ve içimizdedir. Onu kendi içimizden başka yerde sanıp aramak ve saadeti sırf servet, iktidar ve şöhrette görmek çölde serabı su zannetmektir. Bununla beraber, saadetin yolu, muvaffakiyetin yolundan ayrı değildir. Ve saadet ülkesi, muvaffakiyet diyarının, biraz daha ilerisindedir. Bu diyarı aşmadan saadete erişmek, imkansız değilse de, çok güçtür. Muvaffak olmuş bir insan için saadete kavuşmak ise kolaydır, yalnız birazcık daha gayret işidir.
405 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.