… Olayların etkisi, tamamen bizim onu nasıl tarif ettiğimizle ilgili. Öldü, düştü, parçalandı diye anlattığında trajik olacak bir şey, uçtu dediğinde bambaşka bir his bırakıyor. Artık seçtiğim kelimelere daha çok dikkat ediyorum. …
Olduğunu sandığı kişiye tutunup asla sınırlarının dışına çıkamayan insanlar için üzülüyorum artık. “Ben şöyle biriyim, ben böyle biriyim” diye boyuna konuşmalarına da tahammül edemiyorum. Hiç sınanmadıkları durumlarla ilgili kesin bir biçimde “Ben olsam şöyle yapardım” dediklerindeyse artık anlattıklarını hiç ciddiye alamıyorum. Hayat yeri gelince insanın ağzını burnunu öyle bir yamultur ki, feleğini şaşarsın. İnsan söyledikleri değil, yaptıklarıdır Osman.
Yağmurdan sonra ortaya çıkan toprak kokusuna “Geosmin” deniliyormuş. “Dünya kokusu” şeklinde çevirmiş kaynaklar. Bilim adamları oturup çalışmışlar ve bu kokunun, bazı böcekler üzerinde yarattığı etkinin 450 milyon yıllık bir hayat döngüsünün sağlayıcısı olduğunu bulmuşlar. Böcekler bu kokuya kanıyor diye yaşıyormuşuz anlayacağın. Dünyanın kokusu hangimizi kandırmıyor ki? Burnumuzun ucunda inceden aldığımız o kokuyla, dön baba dönüyoruz Osman.