Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Murat

Dinlemek, karşındaki sözünü bitirmeden önce ne söyleyeceğini bilmemektir.
Reklam
Bizde Tartışma Yok Övgü-Yergi Var
Peyami Safa...Doğu-Batı sorununu ele alıyor ama bu sorunu tartışmıyor, Doğu'yu övüyor, Batı'yı yeriyor.
"Memleketi kurtarmak" isteyen bürokratlar, kurtuluş yolunu "Batılılaşma"da görmüşlerdi. Bu gerçekte kendi can ve mallarının kurtuluşunun (daha doğrusu güvenceye kavuşmasının) yoluydu; çünkü padişah rütbe verdiği bir bürokratı dilediği zaman sürebiliyor,idama gönderebiliyor ve malına mülküne el koyabiliyordu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Romancılarımız, Türk köylüsünü ya idealize etmişlerdir ya köylülerin kimi davranışlarını, düşünüşlerini saklamışlar, kentlilere karşı "kol kırılır yen içinde kalır" havasına girmişlerdir ya da köylülere "büyük mal" diye "kavat" diye bakmışlardır. Bir Yaşar Kemal vardır romanımızda köylüleri olduğu gibi gösteren; Yaşar Kemal, yaşantısına ve tanıklığına bağlı kalmış, gerçekçilikten sapmamıştır. Bunun içindir ki Türk köylüsünü olduğu gibi tanımak için elimizdeki en güvenilir kaynak Yaşar Kemal'in romanlarıdır.
"Bireyi yok sayan ve hayata göz yuman bir anlayış elbette ki insanın çevresinde dönen bir sanat geleneğini tek başına kuramazdı. Türk hikayesinin değişebilmesi için bireyin değerlenmesi gerekti." (Tanpınar)
Reklam
Romanın Bizde Geç Kalması Üzerine
Romanın ancak bir burjuva yaşam biçiminin ve "birey"in yetesiye açıklıkla belirmesiyle ortaya çıktığına değinmiştim. Oysa Osmanlı toplumu, ekonomik bakımdan, geri bir tarım ülkesi olarak kalmış...Böyle bir toplum yapısı "birey"in oluşmasını önleyen bir toplum yapısıdır.
Oysa özgürce seçim yapma konusunda çağdaş dünyanın koşullarına hazırlıklı olmayan kişiler ancak alışılagelmiş, onaylayacağı önceden belirlenmiş, kurallara uygunluğu saptanmış kararları verebilirler.
Bir insanın gerçek kimliği yaşadığı olayların ne olduğuna değil o olayların kişi tarafından nasıl yaşandığına göre belirlenir.
Günümüzde bile çoğu insan devletin getirdiği yasalardan ve vergilerden pek hoşlanmaz. hoşlanmaz. Yasaların oluşturulmasını ve uygulanmasını gerekli bulur. Ancak bunların kendisinden çok diğer insanlar için gerekli olduğunu düşünür.
İnsan, doğanın ürkütücü gücüyle baş edebilmek için diğer insanlarla bir araya gelerek toplumları oluşturmuş­tur. Ancak, toplumlar geliştikçe insan da giderek doğadan kopmuş ve bunun yarattığı yalnızlığı giderebilecek yeni bir beraberlik bulamamıştır. İnsanın kısa bir süre için de olsa doğayla yeniden başbaşa olması, onu eski bir dostla birlikteymişçesine mutlu eder. Bu, hem birlikte hem öz­gür olmanın verdiği, benzeri olmayan bir mutluluktur.
Reklam
Kimse siyah ya da beyaz olarak nitelendirilemez. Aslında hepimiz grinin tonlarıyız. Kimimiz daha köyü, kimimiz saha açık.
İnsan varolduğu günden bu yana sürekli olarak içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur.
Bir insanın iç kavgasıyla, savunduğu politik inançlar arasındaki sınırı bugüne dek kim ayırt edebilmiş ki?
Ceza vicdanımızdan kurtulmamızı sağlar. Benim geldiğim dünyada ceza verilmez.
Benim dinim, pişmanlık duymadan yaşamak ve pişmanlık duymadan ölebilmektir.
441 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.