Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sedat HAKAN

Sedat HAKAN
@mubeyyizat
Bu böyledir: Yaptığınız hayrın bereketi, siz o hayrı ne kadar gizlemeye çalışırsanız çalışın, zamanın ve mekânın sınırlarını aşarak çağların ötesine yayılır.
Reklam
Soykırım ve katliamlar gerçekleştiğinde söyleniveren "Bir daha asla!" sözü, her şehitlik ziyaretimde bir kez daha anlamını yitiriyor benim için. Srebrenista'da da aynısı oldu. "Asla unutmayacağız!", "Unutursak kalbimiz kurusun!", "Bir daha asla buna izin vermeyeceğiz!"... Mezar taşları cevap veriyor adeta bu sloganlara: Ey diriler, boşuna yalan söylemeyin!
Kur’anı ezberlemiş biri olarak ölmeye çalış.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanın kendini bilmesi öyle bir ilimdir ki ölünceye kadar tahsil edilse yine tamamlanamaz." Abdülhak Hâmid
Jean-Jacques Rousseau şöyle derdi: 'İnsanlar kötüdür ve fakat insan iyidir'. Yani insanların geneli birbirleriyle ilişkilerinde kötüdür, fakat her bir insan tek tek incelenirse iyilikten beri olmadığı görülür. Sanırım filozof bu konuda haklıdır. İnsanda daima az çok bir iyilik hissesi vardır. İşte ahlâk sahibi olmak için azimli birinin yapacağı, bu zayıf hissenin miktarını arttırmaya çalışmaktan başka bir şey değildir."
Reklam
Schopenhauer bir insanın ilelebet aynı ahlâkta kalmış olduğunu, bir cömertin hiçbir vakit cimrilik göstermediğini, bir hâinin hiçbir zaman şefkat duyguları sergilemediğini nerede görmüş? Eğer biz rezilliğini gördüğümüz bir kişiye artık hiçbir zaman güvenmiyorsak, çocuklukta görülen ahlâk, ihtiyarlığa kadar neredeyse aynı seviyede kalıyorsa, insanlar arasında iyilerden çok kötüler varsa, bu yalnız tek bir şeyi ispatlar: İnsanlar ahlâklarını değiştirmeye çalışmıyor.
Ey oğul! Dilediğin gibi yaşa, ne de olsa bir ölüsün. İstediğini sev, ondan ayrılacaksın. Ne istersen onu yap, karşılığını göreceksin.
Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
"Ey gözleri ve gönülleri evirip çeviren Rabb'im! Benim kalbimi dinin üzere, istikamet üzere, sırat-ı müstakim üzere zapt u rapt eyle ve beni göz açıp kapayıncaya kadar bile nefsimin eline bırakma!" (Tirmizi, De'avit, 124)
Tebliğde öncelikler sıralamasına dikkat etmeliyiz. Önce akide, ardından ahlâk, sonrasında ibadet ve en nihayetinde de muamelata sözü getirmeliyiz. İmanı içselleştirmemiş birine ibadetin nasıl yapılacağını anlatmak doğru neticeler vermeyecektir.
Reklam
Özellikle bizi ilgilendirmeyen o kadar çok meselelerle meşgul oluyoruz ki sonunda kalbimiz dağılıyor. İstiyoruz ki her işte parmağımız olsun. Oysaki her şeyi yapmak isteyen hiçbir şey yapamaz.
Sizin hakkınızda "bırak şu cahili" diye düşündüğüm anda sizin hakkınızı yiyorum. Paranızı, pulunuzu almadım, herhangi bir arazinizi falan gasp etmedim ama begenmedim sizi. Nitekim, tabirimi mazur görün, birtakım ekran maymunları ahalimizin saf, temiz ve o derecede de yüksek irfanlarını hiç nazar-ı itibara almadan birtakım akademik görünümlü kelimeleriyle kendilerini üstün, onları aşağıda görüyorlar. Hak yiyorlar; farkında değiller.
..Buradan da anlamalıyız ki insanın imtihanı hep diğer insanlarladır. Her insan, başka bir insanın imtihanıdır ve imtihanların en ağırı ve en çok zorlayanı insanın sevdikleri ile yaşadığı imtihanlardır. Bunu bilerek yaşamak zorundayız.
Şu an Müslümanlar olarak zillet elbisesini giymişiz. Bu elbiseyi bir türlü iriminden atamıyoruz. Çünkü sünnet dediğimiz hakikat istenilen oranda hayatlarımızda yok. Bu nedenle zilletteyiz.
"Ey insanlar! Sizden önceki milletlerin helak sebeplerinden biri şuydu: İçlerinden zayıf ve kimsesiz olanlar, bazı suçlar işlediklerinde onlara cezalar tatbik edilirdi. İçlerinde sayılı ve soylu mevki makam sahibi olanlar suç işledikleri zaman onlara ceza tatbik etmezlerdi. Ama ben Allah'a yemin ederim ki hırsızlık yapan kızım Fâtıma dahi olsa ona had cezası uygulamaktan bir an geri kalmayacağım!" (Tirmizi, "Hudûd" 6).
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.