Ne deliliğin sonu vardır ne de aklın, ne duvarların sonu vardır ne de yolların. Sokaklar boyu yürüyüp düşündüm, gidecek yerim yoktu benim. Yolun başında müptelaydım, yolun sonunda müptezel.
Belki baştan başlayabiliriz, zengin yeni ülkede... meyve yetişen Kaliforniya'da. Yeniden başlarız.
Başlayamazsınız. yalnızca, yeni doğmuş bir çocuk başlayabilir. Sen ve ben... biz neysek oyuz. Bir anlık öfke, binlerce resim, işte biz buyuz. Bu toprak, bu kırmızı toprağız biz. Sel yılları, toz yılları ve kuraklık yıllarıyız biz. Acılarımızı o hurdacıya sattık... Evet, satın aldı ama yine bizimle birlikte. Toprak sahibinin bize gitmemizi söylemesi, traktörün evimizi yıkması, bütün bunlar ölene dek biziz. İster Kaliforniya'ya, ister başka yere gitsinler, her biri, acılarımızla yürüyen, dertler töreninin mızıka şefi. Ve bir gün, acı orduları aynı yöne gidecekler. Ve birlikte yürüyecekler, herkes onları görünce dehşete düşecek.
Genç ve alim dostum Mustafa Azmi Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellemin ashabından 50'sinin gelecek nesillere yazılı olarak hadis bıraktıklarını açık ve reddi mümkün olmayan delillerle ispat etmiştir