Gençliğimizde, yaşamımız için önem taşıyan ve büyük sonuçlar doğuracak olayların ve kişilerin karşımıza davul zurnayla çıkacaklarını sanırız; Ama yaşlılığımızda geri baktığımız zaman, bunların hepsinin de sessizce, arka kapıdan ve âdeta dikkati çekmeden içeri süzülmüş olduklarını görürüz.
Çünkü, aldanmışlar arasında, doğru kavrayışlı bir adam, tüm saat kuleleri yanlış zamanı gösteren bir kentte, kendi saati doğru olan bir adama benzer. Saatin gerçekte kaç olduğunu bir tek o bilmektedir, ama bu onun ne işine yarar?
Dünyada, gerçek felaketlerden o kadar çok var ki, bunların sayısını, beraberinde yine gerçek olanlarını getiren hayali felaketlerle artırmaya hakkımız yok; ama söz konusu aptalca ve kötülükçü önyargı tam da bunu yapmaktadır.
Düşmanlarından ne yakınırsın?
Senin olduğun gibi oluşunu
Sessizce, sonsuz bir suçlama olarak gören
Dostların gibi mi olsalardı?
Doğu-Batı Divanı ~ Goethe