Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

teto

teto
@nausicaa
doğayı, uzun elbiseleriyle dans eden kızları, ütülenmemiş gömlekleriyle koşturan erkekleri, tüylerini yalayan kedileri, içinde buharı tüten yeşil çay olan kocaman kupaları, yaşlılık kokan kitapları seviyorum.
15 okur puanı
Mart 2019 tarihinde katıldı
738 syf.
5/10 puan verdi
İlk defa bir Murakami kitabı beni bu kadar yordu, hırpaladı. kitabın sonunu getirebilmek için kaç bölüm atladım, kaç gün geçirdim bilmiyorum. günün birinde eşi evi terk eden Okada'nın gizemli, falcı tarzı kadınlarla, geleceği gören amcalarla etrafı kuşatılıyor ve eşini bulabilmek için - daha doğrusu sadece geri dönmesini bekliyor-atlattığı badireleri yedi yüz otuz sekiz sayfa boyunca okuyorsunuz ya da okuyamıyorsunuz. Murakami'yi 1Q84 kitabı ile tanımıştım ve bilirsiniz ki o kitabı daha kalın daha iç içe dünyalarla bezenmişti ama ben 5 inç ekranlı telefonumda pdf şeklinde bir solukta bitirmiştim. Murakami'nin yarattığı dünyalara bağışıklık kazanmış bir okuyucuydum yani. Ama olabilir yazarın her kitabından büyük performans beklemeye gerek yok. üstelik bu dediklerim tamamen öznel düşünceler.
Zemberekkuşu'nun Güncesi
Zemberekkuşu'nun GüncesiHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20122,437 okunma
Reklam
200 syf.
·
Puan vermedi
feminizm hakkında daha detaylı bilgi öğrenmek amacıyla büyük bir hevesle aldığım kitapta biraz hüsrana uğradığımı söylemeliyim. daha çok araştırma yapacak olanlara hitap eden bu kitapta, tarihçiler ve araştırmacıların eserleri üzerinden gidilmiş. üstelik tüm dünya geneli değilde daha çok İngilizce konuşulan başlıca ülkelerin kadınları hakkında yazılmış. Türkçe'de kadın ve erkeği tanımlayan "cinsiyet" sözcüğü var ve kafa karıştırmıyor. ama İngilizce'de sex biyolojik anlamda cinsiyete tekabül ederken gender, toplumsal cinsiyet anlamına geliyor. ve tek bir kelimenin kadınlar üzerindeki etkisinden yola çıkılarak feminizm anlatılmaya çalışılıyor. okumakta hayli zorlandığımı belirtmek isterim. tarihçiler ve kitapları arasında bilgileri cımbızla almaya çalıştım gibi hissettim.
Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir?
Toplumsal Cinsiyet Tarihçiliği Nedir?Sonya O. Rose · Can Yayınları · 201861 okunma
208 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Murakami'nin eserlerini çok seven bir okur olarak "Mesleğim Yazarlık" kitabını da büyük bir merakla alıp okudum. Deneme tarzında olan bu kitap adından da anlaşılacağı gibi Murakami'nin yazar olma öyküsünü anlatıyor ve yazar olmak isteyenlere tavsiyeler diyebileceğimiz nitelikteki yazılarından oluşuyor. Aslında bu yazılar Murakami'nin
Mesleğim Yazarlık
Mesleğim YazarlıkHaruki Murakami · Doğan Kitap Yayınları · 2019675 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
125 syf.
4/10 puan verdi
altı aylık ömrü kalan bir insanın hissedecekleri ne olur? yaşam, öleceğin zamanı bile bile nasıl geçer? bu acıyı insanın kendisi kabul edememişken kimlerle paylaşacak acısını? üzerinde düşünülmesi lazım olan, her insanın bu soruları dürüstçe cevaplayıp nefes aldıkları her güne bir anlam yüklemektense sadece yaşadıkları için bile mutlu olmayı öğrenmesi gereken bir konu. ama bu konuyu kitabın ele alışı beni oldukça hayal kırıklığına uğrattı. hayat sadece çevrenizdeki arkadaşlar, edinilen sevgililer, evlilikler, metresler, aldatmalar demek değil. ama yazar kahramanını, kadınlarla olan ilişkileri üzerinden hayatı sorgulamaya itmiş. Sagan'ın ilk kitabını on dokuz yaşında çıkarmış olduğunu öğrenince kendilerini merak ettim ve bir kitabını okumak istedim. kitap kısaydı o yüzden çabuk bitti ama istediğim hazzı ve bulmak istediğim cevapları alamadım.
Günübirlik Acı
Günübirlik AcıFrançoise Sagan · Can Yayınları · 199969 okunma
472 syf.
6/10 puan verdi
bu kitabı ve konusunu öğrendiğimde lisedeydim lakin okuma fırsatını üniversitede buldum. Libya prensiyle olan evliliğinden yirmi beş yaşında başlayan tıp okuma serüveni, alanında en başarılı psikiyatrist olmasından orduya katılıp askerlere cesaret hapı içirildiğini bulmasına kadar her şeyi beni etkiledi Aylin'in. tüm tabuları yıkmış birisi o. hayatı doyasıya yaşamış, hayatı her şeyiyle sömürmüş. ölümü de bir kuşunki gibi olmuş. gökyüzünde kimse onu tutamadan uçarken bir anda yerde buluruz ya kuşları, hah işte aynen öyle veda etmiş dünyaya Aylin. yer yer sinirleniyorsunuz kitabı okurken. bu nasıl bir insan ki kıyafet değiştirir gibi eş değiştirir diyorsunuz, bu nasıl bir hırs ki dediğinden asla vazgeçmiyor diyorsunuz. ama ben bu hayatını doğmuş olduğu çevreye bağlıyorum tamamen. şanslı bir çocuk, şanslı bir genç, şanslı bir kadınmış meğer. Ayşe Kulin'den okuduğum ilk kitaptı. dilini, kitabın akışını beğendim. diğer kitaplarını da okumam dileğiyle.
Adı: Aylin
Adı: AylinAyşe Kulin · Everest Yayınları · 201919,7bin okunma
Reklam
127 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Erkek üstünlüğü ile kadının alaşağı edilmesinin ne kadar saçma ve sığ bir düşünce olduğunu tekrar ve tekrar gözler önüne seren bir kitap. Bir solukta bitirdiğim bu kitapla yirmi birinci yüzyılın yaşayanları olarak kadın-erkek eşitliği konusunda hem ne kadar ileriye gittiğimizi hem de ne kadar yerimizde sayıyor olduğumuzu fark etmek beni duygu karmaşasına sürüklüyor. Kadının toplumdaki önemi ve yeri çoğu dünya ülkelerince anlaşılmış ve değer verilmiş durumdayken bazı ülkelerde kadının bir 'insan' olduğu gerçeği yeni yeni fark ediliyor. Ya da hala kadınlar Virginia Woolf'un dediği gibi 'kadınlar yarasalar ya da baykuşlar gibi yaşıyor, hayvanlar gibi çalışıyor ve solucanlar gibi ölüyorlar...' Kitapta ısrarla dile getirdiği beş yüz pound ve kendine ait bir odanın olmasını ben şu şekilde yorumladım. Beş yüz pound, düzenli ve sabit bir maaşı temsil ediyor. Bir kadının kendi ayakları üzerinde durup başkalarına bağımlı olmamasını öğütlüyor. Bu o zaman için çok devrimsel bir cümle olsa da şimdi dahi etkileyici ve cesaret verici bir tavsiye. Kendine ait bir oda ise kadınların oturma odasından veya çocuk odasından ayrı kendi alanlarının olmasını temsil ediyor. Kadın sadece ona buna hizmet etmeyecek, sürekli bir iş buyurulmayacak. Her kadının her erkek gibi kendine ait özel bir alanı ve zamanı olacaktır. Kadın ve erkek, ikisi de insan. Asıl kabahatliler cinsiyet bilincini yaratanlardır diyor Woolf. Ne erkek kadının iki katıdır, ne de kadın erkeğin iki katıdır. İkisi de eşit, aynı cinsin bireyleri olaraktan eşit haklara, eşit hayat şartlarına sahiptirler. Ve bu her zaman böyle olmalıdır.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Kırmızı Kedi Yayınları · 201938,1bin okunma
232 syf.
6/10 puan verdi
Marie Kondo'yu ve kitabını önce annem keşfetti. Kendisi tam bir istifçiydi. Gelen hediye paketleri asla atılmaz, A101 ya da BİM'e gelmiş herhangi model çerçeve mutlaka alınır, eski kıyafetler "yok giyeriz bunu yaa bak şununla nasıl kombinleriz amaa, süper!" denerek hiç giyilmemek üzere dolaplara, hurçlara kaldırılırdı. Sonra bir şey oldu. Anneme yaptığım en iyi şeylerden biri telefonuna Pinterest indirmekmiş sanırım. Yine bir gün oralarda gezer iken "f. şu kitaba bak hemen bana sipariş etmeliyiz!" dedi ve şimdi evdeki çoğu şey çöpte ya da geri dönüşümde. Kitabı ben de okudum ve Marie Kondo'nun videolarını da arada sırada izlerim. Kendisi çok naif bir insan olmakla birlikte kitabı da öyleydi. Bana çok faydası dokundu ve eşyalar arasında nasıl boğulduğumu fark ettirdi. Anneme laf ederken hiç dönüp de kendime bakmamışım meğer... Kıyafet bağışlama kutusuna dört koca poşet kıyafet gitti ve tüy gibi hafifledim. Bazı eşyalar sizi mutlu ederken bazıları size rahatsızlık verir, sizi boğar. Yapmanız gereken şey ise sizin sorgulamanızdır. "Bu eşya bana haz veriyor mu? Beni mutlu ediyor mu?" ve ben kendime ek olarak "İşime yarıyor mu?" diye sordum. Minimalizmin bana gereken şey olduğunu anladım. Artık masamın üstünde dikkatimi dağıtacak hiçbir şey yok. Çekmecelerimde paslanmış, kırılmış ( ama anısı var diye tuttuğum) küpeler ya da bilezikler yok. Bu kitabı eğer istifçi ve dağınıksanız şiddetle tavsiye ederim. İyi okumalar.
Hayatı Sadeleştirmek İçin
Hayatı Sadeleştirmek İçinMarie Kondo (Konmari) · Epsilon Yayınları · 20151,022 okunma
176 syf.
7/10 puan verdi
Bu kitabı ikinci kez okuyuşum ve anlıyorum ki ilk seferimde hiçbir şeyi özümsememişim. Hayatımın ilerleyen kötü gidişatını engelleyebilmek için bir şeyler yapmam gerektiğini ama hiçbir şey yapmadığımı biliyordum. Bunun farkında olmak hiçbir şey yapmamaktan daha kötü bir şey. Yataktan kalkmak istemiyordum çünkü kalkmama sebep olacak bir gayem yoktu
Ikigai - Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı
Ikigai - Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam SırrıFrancesc Miralles · İndigo Kitap · 202019,1bin okunma
384 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Aslında bu kitabı okumak planlarım arasında yoktu. Nasıl bazı insanların aynı hikaye içinde yer almaları kaderlerinde varsa bazı kitapların da bazı insanların kaderlerinde yer almaları gerekiyormuş ki kütüphanede başka bir kitabı ararken - onu bulamadım- karşıma çıktı. Kitap ruhları yapışık ikizler olan Noah ve Jude'nin nasıl da Zeus'un lanetin uğrayıp iki ayrı ruh haline gelip ardından garip olaylar zincirlemeleri sayesinde hayatlarının birleşmeleri hakkında. Birbirinden ne kadar uzak olduğu düşünülen insanların aslında kader çizgilerinin çok yakın hatta tek çizgi olduklarını anladığımız bir kitap. Yazarın dilinin oldukça genç ve özgün olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Kitabı okurken sürekli bir canlılık içinde olduğumu hissettim. Uçurtma uçurmak ya da dalgaları kovalamak gibi bir histi. Her ne kadar kitabın kapağı gökkuşağı renklerinde olsa da içindeki olaylar bazen grileşebiliyor. Tıpkı hayatlarımız gibi. Nasıl mutluluk geçiyorsa üzüntü de geçip gidiyor. Okumaktan pişman olmayacağınızı düşünüyorum. Şimdiden iyi okumalar.
Gün Işığım
Gün IşığımJandy Nelson · Pegasus Yayınları · 201685 okunma