Kitap beni üç konuda yanılttı. Birincisi: kitabın isminden dolayı hafif, eğlenceli, sabun köpüğü gibi bir kurgu bekliyordum ki hiç öyle olmadı; çok daha karamsar, karanlık ve gerçekçi bir kurgu buldum ki bunu daha çok sevdim. İkincisi: erkek bir yazarın baş karakter olarak bir kadını seçmesi ve kadın gözünden anlatınlan olayların gerçekçiliği beni şaşırttı. Üçüncü olarak da nedense öykü kitabı olarak kodladığım kitabın aslında roman çıkması- öyküyle özellikle Türk öykücülüğüyle yıldızım barışmadığı içim hoş bir sürpriz oldu benim için-
“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, Aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana - sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi."