Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Öteki duvar da, hemen hepsi yırtılmış, fakat Karl İvanoviç’in becerikli eliyle yapıştırılmış haritalarla kaplıydı. Ortasında aşağı inmek için bir kapı bulunan üçüncü duvarın bir tarafında iki cetvel asılı dururdu: birisi bizim üstü çizik çizik olmuş cetvelimiz, öteki yepyeni bir cetvel, çizmekten ziyade, bizi teşvik için kullanılan, onun hususî cetveli idi. Karşı tarafta, bizim küçük suçlarımızın haçlarla büyüklerinin de yuvarlaklarla işaret edildiği bir kara tahta, onun solunda da cezalandırıldığımız zaman diz çöktüğümüz köşe vardı.Bu köşe, bende ne silinmez hâtıralar bırakmıştı! Sobanın kapağını, bu kapağın hava deliklerini ve kapağı çevirince içeri hücum eden havanın çıkardığı sesi hatırlıyorum. Bazan köşede dururdum, dizlerim, belim ağrıyıncıya kadar durduğum olurdu, o zaman galiba Karl İvanoviç beni unuttu, diye düşünürdüm; kendisi şimdi herhalde, yumuşak koltuğunda oturmakta ve hidrostatiğini okumaktadır, halbuki ben ne haldeyim? diye düşünürdüm.
... Bilmiyorum artık, gözbebeklerim hala görünüyor mu? Gözlerinin içine bakıyor Marianne; siyah ve yuvarlak gözbebekleri koskocaman olmuş. Evet, diyor Marianne. Kocamanlar. Elini okşuyor ve bu kez usul usul konuşuyor: Her neyse. Seni ne zaman görsem öyle oluyorlar zaten.
Reklam
Hem ne diye yaşayacaktı? Erişmek istediği şey ne olacak, neye doğru koşacaktı? Yalnızca var olmuş olmak için yaşamak! Ama o eskiden de bir düşünce, bir umut, hatta bir hayal uğruna bütün varlığını binlerce kez feda etmeye hazır bir insan değil miydi?
Görüşmeler başladı, teklifler ve karşı teklifler ileri sürüldü, bitmek bilmeyen müzakerelerden en küçük bir sonuç çıkmadı. Sonunda canına tak diyen Mısır hükümeti, Ekim 1951'de Meclis'ten anlaşmayı tek taraflı fesheden bir karar çıkardı ve İngilizlere as­kerlerini en kısa sürede çekmelerini bildirdi. Bu tavrı coşkuyla karşılayan
Sayfa 27
Korkunç olan şey, ne dipdiri ne hepten ölmüş biri olduğumu hissetmemdi. Sadece canlı cenazeydim. Ne dirilerin dünyasıyla bağım vardı, ne ölümün unutulmuşluğundan, huzurundan yararlanıyordum.
Sayfa 75 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
michael doğru kişi değilse ne olmuş yani? ve belki doğru kişiyi bulamayacaktım da. bunda bir sorun yoktu, değil mi? neden hayatımı kendim için yarattığım beklentileri karşılamaya çalışarak heba ediyordum ki.
Reklam
Okuduğum bir ki­tapta, idama mahkum olmuş biri anlatılıyordu. Adama sonsuz yaşam hakkında ne düşündüğü soruluyordu. "Bu yaşamdaki anılarımı yanımda götürebileceğim bir yaşam,"
Değişmiş, çok değişmiş Halim, tavrım, duruşum Aynada kaybolmuşum Bana yabancı artık Etim, kemiğim, derim Unutmuş o ahbapça Bakışını gözlerim Yüzüm tanınmaz olmuş Benim değil bu saçlar Hepsi bembeyaz olmuş Kaybolmak ne kadar zor Gören varsa söylesin Bir kayıp aranıyor
Sayfa 103Kitabı okudu
Beren ile Luthien öyküsü
“Size Tinuviel’in öyküsünü anlatacağım,” dedi Yolgezer, “kısaca, çünkü bu sonu bilinmeyen uzun bir öyküdür ve artık Elrond’dan başka bu öyküyü eskiden anlatıldığı gibi, doğru dürüst hatırlayan kimse kalmadı. Bütün Orta Dünya öyküleri gibi güzel ama acık bir öyküdür, yine de içinizi açabilir.” Bir süre sessiz kaldı; sonra konuşmaya değil, yavaş
Câbir bin Abdillah şöyle demiştir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizi bir yere gönderdi üzerimize de Ebu ubeyde'yi Kumandan tayin etti. Kureyş'in bir Kervanı ile karşılaşacaktık bize azık olarak bir dağarcık kuru hurma verdi başkasını bulamadı. Ebû Ubeyde bize birer hurma veriyordu (Ebû'z-Zübeyr) diyor ki: Ben bununla
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.