Derin hüznün insanları mutlu olduklarında belli ederler kendilerini: mutluluğu öyle bir tutuşları vardır ki, sanki onu kıskançlıktan ezmek ve boğmak istiyor gibidirler - ah, çok iyi bilirler ellerinden kaçıp gideceğini.
Günde on kez alt etmelisin kendini. Bu, iyi bir yorgunluk verir ve canın afyonudur. On kez yine barışmalısın kendinle; çünkü alt etme acıdır, kötü uyur barışmayan.
On gerçek bulmalısın günde, yoksa gece de ararsın gerçeği ve canın aç kalır.
Felsefî olarak durduğum noktayı şöyle özetleyebilirim: Herakleitos'un çocuksuluğundan, Kierkegaard'nun inanmışlığından, Nietzsche'nin yaşamsallığından, Spinoza'nın cesaretinden, Schopenhauer'un bezmişliğinden ve Camus'nün samimiyetinden paylanmış hâldeyim. Öte yandan Platon'un politik niyetlerinden, Kant'ın durağanlığından, Sartre'ın rolcülüğünden ve Descartes'ın ortayolculuğundan çok uzakta bir yerdeyim.
- Gezgin, kimsin sen? Yoluna gittiğini görüyorum senin, horgörüsüz, sevgisiz, anlaşılmaz gözlerle; her türlü derinlik ten doymadan yeniden gün ışığına çıkmış bir iskandil gibi, ıslak ve hüzünlü - ne arıyordu ki aşağıda? - inlemeyen bir göğüsle, tiksintisini belli etmeyen dudaklarla, artık çok ya vaş uzanan bir elle: kimsin sen? ne yapmıştın? Dinlen burada: burası herkese misafirperverdir - topla kendini! Her kim olursan ol: şimdi ne hoşuna gidiyor? Kendini toplaman için ne iyi gelir sana? Söyle yalnızca: neyim varsa, sunarım sana! - "Toparlanmak için? Toparlanmak için? merak, A ne diyorsun sen öyle! Lütfen senden istediğim - -" Ne? Ne? Söyle haydi! - "Bir maske daha! İkinci bir maske!"....
Her kim gerçekten özveride bulunduysa,bunun karşılığında bir şey istediğini ve aldığını bilir -belki de kendinden bir şey karşılığında kendinden bir şey -bilir bir tarafta daha fazlasına sahip olmak için ,bir tarafta özveri de bulunduğunu ,belki de daha çok olmak ya da kendini yine de "daha çok "hissetmek için
İnsanın ilerlemesi ve yeryüzüne hâkim olmasını sağlayan bencilliği, aç gözlülüğü, hırsı, tamahkârlığı, tecavüzkâr oluşu, sınır tanımaz hadsizliği, zalimliği, ahlaksızlığıdır.
Modern keşiflerin ve büyük sanayileri kuran sermayenin temeli 3. dünya ülkelerinden yapılan korsanlık, sömürü, hırsızlık, gasp, talan ve yağma ile biriken servetlerdir. Bunlar tanrının öğütlerini dinleyerek yapılamazdı. Batı tanrıya karşı sorumluluklarını reddederek 200 yıldır dünyanın efendisi oldu.
Ahlakın Soykütüğü - Nietzsche
Ah, kalbi bilen anlar, en iyi en derin sevginin bile ne kadar yoksul, aptal, çaresiz, küstah, yanlış yapan, kurtarabildiği kadar kolaylıkla da yok edebilen olduğunu!