Nilüfer Sayar

Nilüfer Sayar
@nilufersayar
PDR
5 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Nilüfer Sayar

Nilüfer Sayar

, bir kitabı okumaya başladı
Savaşçı
SavaşçıDoğan Cüceloğlu
8.8/10 · 10bin okunma
Reklam
İnsanı evrensel olarak kabul etmeme sorunu, değişik ülkelerde değişik kılıflar altında hala devam ediyor. Örneğin “Müslüman”, “Hristiyan” ve “Yahudi”, eşdeğerde insan olarak görülüyor mu? Hala görülmüyor olacak ki, “Dili, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun, insan insandır ve eşit haklara sahiptir”, anlayışı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne kondu.
Sayfa 62

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Niçin kadınlara değer verirmiş gibi yasalar yapıyor, konuşuyor ama bunu davranışlarımızla hayata geçiremiyoruz? Niçin çevreye önem veriyormuş gibi yasalar yapıyor, konuşuyor ama davranışımızla sürekli tersini yapıyoruz? Yani temel neden, ‘mış gibi’lik. ‘Mış gibi’liğin sorun olarak var olduğunu kabul etsek ve gerçekten bir sorunun var olduğunu anlasak, o zaman, “Niçin bu sorun var?” diye rahat rahat konuşabiliriz.
Sayfa 58
Mış gibi yaşıyorlar, çünkü anababa olma sorumluluğunun bilincine varmış değiller. Niyetin saflığına erememiş insan, bilgiyi mış gibi kullanır ama o bilgiyi bir farkındalık, bir bilinç haline getirmez. Farkındalık, bilinç haline dönmemiş bilgi, davranışa yansımaz. İşte mış gibi yaşamak bu.
Sayfa 40
Reklam
Halk, “Burası bizim sokağımız, bizim kaldırımımız, bizim okulun bahçesi, bizim parkımız,” bilincinde değil. O nedenle evinde çok titiz olan insanımız sokakta veya parkta pis birinin yapacağı şeyleri yapabilir. Yani tutarsızlık var; parkın pis olmasını da kabul edebilir, temiz olmasını da. Park tertemiz olsa, hiç pislik olmasa bunu çok takdir eder ama bir yandan da bu duruma hayret eder. ‘Demek ki biri burayı evi gibi temiz tutuyor!’ diye düşünür.
Sayfa 25
Bu işçileri eş dost vasıtasıyla işe alır, onların yeteneklerini hesaba katmazsan, onlarda bildiği neyse ancak o kadar yapar. Ama onları yeteneklerine, mesleğine ya da eğitimine göre işe alırsan ve yaptığı işin kalitesini de takip edip ona geri bildirim verirsen, o zaman iş değişir. Şimdiki durumda işlerine özen göstermeleri çok, çok, hem de pek çok zordur. Ama onlara yapacakları işle ilgili eğitim verirsen, başlarına da çekindikleri, saydıkları ve gözünü yaptığı işten ayırmaya birini koyarsan, o zaman temiz iş çıkarırlar.
Sayfa 21
Neyin nereye varacağı her zaman önceden belli olmuyor. Yeter ki siz hazır olun. Yeter ki siz kapıları çalın. Hiçbir başarı tesadüfi değil. Hiçbir başarılı insan da geldiği yere sadece şansla gelmiyor.
Sayfa 217
Çocuk gelişiminin en hızlı olduğu ilk 36 ayda yetersiz beslenen çocuklar gerek fiziksel gerek zihinsel bakımdan akranlarından geriye düşüyorlar. Daha sonra bu riskler katmerlenerek artıyor. Okulöncesi eğitim kurumlarına katılımdan kaliteli okullara devama kadar neredeyse her alanda yara üstüne yara alıyor bu yoksul çocuklar. Sonrasını ise biliyorsunuz, ortaokulda, lise yıllarında okul terkle başlayan, vasıfsız işçilikle devam eden ve sonrasında bir sonraki kuşağa geçen bir kısır döngü… Tablo karamsar ama Cem Karaca’nın o meşhur şarkısında söylediği gibi yoksulluk elbette kader olamaz. Yeter ki hepimiz meseleyi dert edelim, bu çocuklara kendi çocuklarımız gibi sahip çıkalım.
Sayfa 204
Çocuğunuz resim yapmayı seviyor, siz onun mimar olmasını istiyorsunuz ama bir bakmışsınız o güzel sanatları kafasına koymuş. Ya da çocuğunuz etkin bir dil kullanıyor, argüman geliştiriyor. Siz onun avukat olmasını istiyorsunuz ama o sosyal medya uzmanı olmak istiyor. Bütün bu tercihlerde sizin tek bir derdiniz var: Çocuğunuzun iyi bir yaşam sürmesi! O nedenle şimdi bu paragrafta sıraladığım seçeneklere bakıp “Hocam, eğer işi çocuğa bırakırsak bu tercihleriyle o ileride aç kalır” diye aklınızdan geçiyor olabilir. Eğer böyle kaygılarınız varsa şöyle bir etrafınıza bakın. Meslekler arası gelir farkı mı yüksek yoksa meslek içi gelir farkı mı? Sıradan bir doktor mu çok kazanıyor, iyi bir hemşire mi? Bu demir “ne” yaptığınızın değil “nasıl” yaptığınızın kıymetli olduğu bir devir. Robotların her yere girdiği bu ekonomik çağda çocuklarımızın rekabet edebilmesi, onların işlerinde çok iyi olmasına bağlı. O nedenle önemli olan onların seçtikleri alanda zirveye yürümesi… Bunun formülünü de bir önceki bölümde anlattım. İşine tutkuyla bağlı olmayan zirveye çıkamıyor! Formül bu kadar basit. Eğer çocuğunuz gerçekten tutkuyla bağlandığı bir alanı seçtiyse bilin ki kendisi o alanda zirveye çıkmak için ilk adımı atmış demektir. Üniversite tercihi, bu alana ket vurmayacak bir tercih olmalı.
Sayfa 195
Reklam
"Özellikle ebeveynlere naçizane önerim, materyal yerine tecrübe yatırımı yapmaları. Çocuklar büyüyünce kendilerine alınan pahalı oyuncakları değil onlarla geçirdiğiniz kıymetli zamanları hatırlıyorlar."
Sayfa 78
Her çocuk özeldir! Bu şu demek, her çocuk kendine özgü bir takvimle gelişir. Tek bir takvim çıkarıp bütün çocukları o takvime göre ileri ya da geri diye tasnif etmek bilimsel olarak doğru bir yaklaşım değil.
Sayfa 49
"Duygularını kontrol etme becerisi gelişmemiş çocuklar zihinsel potansiyellerini açığa çıkarmakta çok güçlük çekiyorlar. Bir başka ifadeyle, örneğin, hayal kırıklığını bastıramayan, öfkesini kontrol edemeyen çocuk, duygularını gerektiği gibi düzenleyemediği zaman hem arkadaşları ve yetişkinlerle ilişkilerinde sorun yaşıyor, hem de kendi zihinsel becerilerini odaklanması gereken noktaya odaklayamıyor. "
Sayfa 34
"İnsanlık her zaman koca bir çocuğa benzemiştir. İnsanlar kendi aralarındaki anlaşmazlıkları kavga ve gürültüyle çözmeye kalkışırlar. "Allah inancı" ve "hayır işlemek" gibi istek ve düşüncelerini bile şiddet yoluyla savunmaya yeltenirler. Hikmet ve Felsefe konularını oyun ve eğlence haline getirirler."
Sayfa 96
"Vahşi kabilelerin yoksul olduğunu, ülkelerinin zenginliklerinden yararlanma yollarını bilmediklerini ve bu yüzden açlıktan öldüklerini ileri sürüyorlar. Ancak bir ülkede yaşayan her insanın, maddi ve manevi yönden güçlenmesine duyarsız kalmak, farkında olmamak ve istememek de vahşetin en büyüğüdür."
Sayfa 115
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.