Çocuğun çok olduğu, çocukluğun hiç yaşanmadığı,
barışın uğramadığı bu dünyada
daha ne kadar bekleyeceğim ben seni?
sen daha ne kadar gelmeyeceksin?
daha ne kadar ağlayacağım ben sana,
daha ne kadar geçecek demeyeceksin?
saf ve masum bir çocuk inadınca hala bekliyorum seni,
unutmuyorum, unutmuyorum bunu hiç,
beni hiç sevmeyişini..
yalnız tek bir fark var mesela,
artık çocuk değilim yalnızca.
ağlasam da geçmiyor, vesselam.
“Onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
Titreme daha fazla kalbim.
Bağışla kendini artık, onu da bırak gitsin.
Bırak gitsin.
O senin ezel gününden kaderin
Sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin.”