En önemli kavramları erken bir yaşta yakalamasına rağmen bunları görecek görüşler geliştirmemesi ne garip! Hepimiz gibi o da "umut vaat eden bir delikanlı" imiş ama vaat edilen umudun gerçek anlamını hiç anlayamamış. Asıl görevinin doğayı kusursuzlaştırmak; kendisinin, kültürünün, ailesinin, şehvetinin, kaba hayvansı doğasının üzerine çıkabilmek olduğunu, kim ise, ne ise o olması gerektiğini anlamamış. Büyüyememiş, üzerindeki deriyi çıkartıp atamamış: Umut vaat etmeyi yanlış anlayıp maddi ve mesleki hedeflere saplanıp kalmış. Daha içindeki "Kendin ol" sesini bastırmadan bu hedeflere ulaştığında ise ümitsizliğe düşmüş ve kendisine bir oyun oynandığını düşünmeye başlamış. Şu anda bile sorunu anlamış değil!
Ancak Nietzsche'nin intihar etmeye eğilimli olduğunu gösteren mektuplarını kendi gözleriyle görmüştü. Bunu gizliyor olabilir miydi? Yoksa intihara zaten kararlı olduğu için mi şu anda ümitsizlik taşımıyordu? Breuer daha önce de böyle hastalar görmüştü. Tehlikeliydiler. İyileşmiş gibi görünürlerdi, hatta bir bakıma iyileşirlerdi de; melankolik durumları hafiflerdi; bir kez daha yer, içer ve gülerlerdi. Ama bu iyileşme aslında ümitsizlikten kaçmanın yolunu artık bulduklarını gösterirdi: Ölüme kaçış. Nietzsche'nin planı bu muydu? Kendini öldürmeye kararlı mıydı? Hayır, Breuer Freud'a söylediği sözleri hatırladı: Nietzsche intihar edecek olsaydı, neden ona gelsindi? Ta Rapallo'dan kalkıp Basel'e, oradan da Viyana'ya kadar neden yolculuk edip bir doktora daha görünmek istesindi?