Nerden başlamalıyım bilmiyorum direkt dalıyorum ondan dolayı.
Konuyu muhtemelen biliyorsunuzdur, eğer bilmiyorsanız özet geçeyim.
Ana karakter Ben Mears yazar. Küçükken bir süre kaldığı Salem's Lot'a uzun zaman sonra geri dönüyor. Küçüklüğünde onda kötü anı ve kabuslar bırakan Marsten Köşkü'nü kiralayıp orada yeni kitabını yazmak istiyor ama bir bakıyor, orası satılmış bile. Ve zaman geçtikçe köşkü satın alanların pek de normal olmadığını fark ediyoruz.
İlk olarak o yavaş yavaş geren hikaye çok iyiydi. Ekip olarak çalıştıkları yerler özlemini duyduğum o arkadaşlık ve güven duygularını pekiştirdi.
Kitabın sonlarına doğru karakterlerle beraber ben de bir karamsarlığa düştüm. Küçük çocuklar Ralph ve Danny Glick ile başlayan bu çılgınlık lanetli bir kasaba mitinin ortaya çıkmasına neden oluyor, bu da boğucu tabii. Özellikle son sayfalarda karakterlerin gruplara ayrılıp ayrılıp ölmesi sebepsizce sırıtmama neden oldu. Film izliyormuş gibi hissettim.
Kitabın ilk sayfalarını kitabı bitirdikten sonra tekrar okuduğumda çok hoşuma gitti o gizem. Sonlardaki mektuplar ise ayriyeten muhteşemdi. Bu kötülüğün köklerine inmek çok zevkliydi. Özellikle o mektupların sonu...
Yayınlanmayan kısımları okumak da ayrı güzeldi, bazı sahneler (özellikle Rahip Callahan'ın ve Jimmy Cody'nin ölümü) kitapta yer alsaydı çok güzel olurmuş.
Kitabın sonunda o alevler, çok hoştu.
22.35