Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

persephone

Aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. Şu veya bu şekilde... Fakat daima ödersiniz... Hiçbir şey olmasa, bir insanın hayatına lüzumundan fazla girersiniz ki bundan daha korkunç bir şey olamaz...
Reklam
Hayatta sevdiği tek bir şey vardı, o da sinema idi. Pakize sinemanın sade terbiye değil, tatmin ettiği insandı da. Beyaz perdenin karşısında o kadar kendinden geçer, o kadar her şeyi bırakırdı ki, sonunda yaşadığı hayatla seyrettiği macerayı birbirinden ayıramaz hâle gelirdi.
Sizi seven birinin ölümü, artık hayatınızda daha az sevgi olacağı anlamına gelir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Uzun süre yaşanan bir ortamdan kopunca insanın nasıl olduğunu herkes bilir; uzun bir aradan sonra dönülürse oraya yadırganır, o kaldırımlar, o arkadaşlar, o kahve sohbetleri ya her şeydir ya da artık hiçbir şeydir, ya günü gününe izlenir bunlar, ya da bir daha girilemez içlerine, uzun bir süre sonra ortaya çıkma düşüncesi bir tür pişmanlık gibidir, hemen akıldan kovulur.
Yaz akşamının bu erken saatlerinde insan kaynayan sokakta yürürken ancak kalabalığın korkunç kişiliksizliğinde hissedilen o tuhaf yalnızlığı, başka bir durumda asla bilinmeyen katıksız tekbaşınalığın başka bir şeyle mukayese edilemez hissini duydu. Çölün değişmeyen enginliğinde tek başına duran biri kalabalık şehrin sonsuzluğunda kaybolan biri kadar yalnız değildir.
Reklam
İki öpüşme arasında umutsuzlukla ortaya atılan ölüm düşüncesi amansız, keskin bir biçimde yine geri geliyordu.
İnsan ne zaman büyük bir mutluluğun peşinde koşsa, keyifsizlik riskini de göze alır.
Sayfa 122Kitabı okudu
Bir insan kendi ışığıyla yaşamalı ve elinden ne geliyorsa onu yapabildiği kadar iyi yapmalı. Bu dünyada iyilik yenilgiye uğramaya yazgılıdır. Ama insan kavga ederek bozguna uğramalı. Utku budur. Bundan daha azını yapmak insana yakışmaz.
Kavrayamamak üzerine
İyiliğimizi düşünmeyen, bizi aciz duruma sokma, küçük düşürme ihtiyacı içindeki insanlara kendimizi emanet ettiğimizde ya da emanet edildiğimizde küçük düşeriz. Kendimizi onlara bıraktığımızda bizi bırakır giderler. En kötü haliyle, kavrayamamak habis bir acizliktir ve böyle durumlarda insanın kendine ait bir odaya değil kendine ait bir gruba ihtiyacı olur. Aynı kafadan olma hayali, kavrayamama olasılığının ve hatta kavrayamama mevzusunun toptan ortadan kalkacağı bir insan grubuna ya da bir çifte dair bir düştür.
İnsanlar bizi hüsrana uğratarak gerçeklik kazanır; hüsran duygusu yaratmadıkları müddetçe fantazi figürleri olarak kalırlar.
Reklam
Onca zamandır birlikte yaşadığım kadın, hayatımda tuhaf bir misafire dönüşmek üzere. İçimdeki kin sağır ve dilsiz bir kin ve kendini tüm konuşmalara kapatmış durumda. Bir kez sevmiş olan ve hâlâ seven biri, kendini aşka elverişli hale getirmenin ne kadar zor olduğunu, ne kadar uzun sürdüğünü bilir. İnsan acı çekerken anlar, aşk için emek vermeye bir daha kolay kolay kalkışamayacağını. Çekilen acı bir tür aşk tembelliği yaratır. Acı çeken kişi, bu kadar ağır bir işi boşu boşuna yaptığından korkar. Traudel'in gelmesine az kala bu kadar vahim düşünceler düşünmek hoşuma gitmiyor. Şimdi bir üzüntü ve burukluk duymamın nedeni bu olsa gerek. Birkaç basit cümle düşünmeye çalışıyorum, mesela şunu: Mutluluk uğruna böyle bir mücadeleye gerek kalmamalıydı.
... vatan dediğin rahat ettiğin yerdir. Ben hâlâ öyle bir yer arıyorum.
Yalnızlık en buz gibi, en iğrenç acıyı doğurur: Gerçeklikten kopmuşluğun acısı. İnsanın o zaman birilerine ihtiyacı olur, bize durumun henüz o kadar da kötü olmadığını gösterecek birilerine.
Metis EdebiyatKitabı okudu
Beşinci Gezi
Öncesinin özlemini ve sonrasının isteğini çektirip yüreğimizde boşluk ve kaygı bırakan geçici bir ruh durumuna nasıl mutluluk diyebiliriz?
Konuşmaya başlarken, birlikte aynı hayatı yaşayan, birbirini sevmiş iki insanın, birbirlerine karşı nasıl bu kadar yabancı, bir duvarla ayrılmış gibi nasıl bu kadar uzak olabildiklerini (ya da bu hale nasıl geldiklerini) anlamaya çalışıyordum. Böyle durumlarda gerek bizim karşımızdakine, gerekse karşımızdakinin bize yönelttiği sözler, araya giren bu duvarın ne kadar dirençli olduğunu ve daha dikkatli olmazsak bu duvarın nasıl kalınlaşacağını haber veren sonda darbeleri gibi hüzünle yankılanır.
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.