Muhabbet, kalbe girme noktasında, kalbe girilecek şeyler açısından adeta bir vize, bir kontrol, bir karakol gibidir. İnsan neye muhib olursa kalbine onu atıyor.
İnsan, muhib olduğu şeyi sürekli konuşmak ister, mahbubundan bahsetmek ister; bir cemaati olduğu zaman onu anmak ister. Bir insan kalp hanesine dünyevî şeyler bırakmış ise, sabahtan akşama kadar bunları anmak ister. Etrafında bulunan cemaate de ondan bahsetmek ister, onu anmak ister. Neuzubillah, Cenâb-ı Allah’ın verdiği zamanı, hayatı hep dünyevî şeyleri konuşmakla, hep onları düşünmekle, gafletle geçirmek suretiyle zayi eder. Ama bir insan kalp hanesine sadıkları, yani Allah’ın dostlarını, Resulullah’ı (s.a.v), Cenâb-ı Allah’ı kalp hanesine bırakmışsa; o zaman bu insan hep onları düşünüyor, hep onları konuşmak ve dillendirmek istiyor.
🌹