Yarım kitap bırakmayı sevmem ama katlanamadım. Konu kitaba gelince faydacılardan da değilimdir, salt bilgi için okumam çoğu zaman. Hisler merkezdedir. Düşünce dünyamın etkilenmesini isterim. Ama bu kitaptan hiçbirini elde edemeyeceğimi anlayınca kendimi yormamaya karar verdim.
Gereksiz ağır. Dil ve anlatım konusunda bir takım teknikler öğrendim ve kullanıyorum bak! diye bağırıyor. Sürekli cümle tekrarları..Üstelik her hikayenin anlatıcısı farklı olsa da hepsinde aynı kişi konuşuyor gibi.
Ne gerek var bu kadar metafora hem? İmgeler, söz sanatları plansız bir şekilde doluşturulmuş gibi gözüküyor. Bu kadar yoğun soyut anlatımla sonunda beynimizde oluşan o özet düşünce buna değseydi bari..
Bilge kişi affeder ama unutmaz. Çünkü affedişin arkasından unutma gelirse, ilk yaptığının anlamı kaybolur. Yanlışın bir yanlış olduğu unutulduktan sonra affediş, değerini kaybeder.
Affeder, çünkü dünyadaki mevcudiyetini kendine yapılmış kötülüğü yaşatmaya bağlamış değildir. Kendi yanlışını veya başkalarının yanlışını tanımak, ancak bu yanlışları doğuran unsurları anlamakla mümkündür. Öyleyse ancak anlayanlar affedebilir.
Gecenin üçüdür en uygun zaman, bahse girerim
düşünün: sabah çok yakın
oysa ışıltı yok ortalıkta
nerdeyse gece bitmiş
ama sürmekte karanlık
henüz uyanmış bazıları
henüz uyumamış bazıları
Bazıları uyanmış uykusundan
bazıları uykusuna varmadan doymuş