Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Phalenar

Tepetaklak
Acıma bu, diye düşündü; sonra başını şaşkınlıkla kaldırdı. Bu kadar canavarca bir duygunun iyilik ve sevap sayılabilmesi için bu dünyada müthiş bir terslik olması gerektiğini düşünüyordu.
Reklam
Orta direk
"Dün söylemiştin. Konut projelerine hangi mimar ilgi duymaz ki, demiştin. Ben o konunun ana fikrinden nefret ediyorum. Ayda on beş dolar verebilecek birine doğru dürüst bir daire sağlamak iyi bir iş .bence de ... ama diğer insanların sırtından değil. V ergileri yükseltiyorsa, diğer bütün kiralan yükseltiyorsa, kırk dolar kazanan adamı fare
Lanet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine!
"Hep size işkence eden düşünceler bunlar, değil mi? Tabii. İnsan olduğunu sanan bir yığın yaratıktan nefret etmedikçe, insanları sevmek mümkün değildir. Ya biri sevilir, ya öbürü. İnsan hem Tanrıyı, hem de dine karşı gelmeyi eşit sevemez ki! Meğerki dine karşı günah işlediğinden habersiz olsun. Çünkü insan Tanrıyı bilemez."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Paralel Aynaların Istırabı
"Görebilmeye başladın, değil mi, Peter? Daha açık göstereyim mi sana? Sen benim gerçek olmamı hiçbir zaman istemedin. Kimsenin gerçek olmasını istemedin. Tek istediğin, belli etmemem. Senin rolüne yardımcı olacak bir rol istedin sen. Güzel, karmaşık bir rol. Her yanı kıvrımlarla, bükümlerle, bezemelerle, sözcüklerle dolu. Hep sözcük. Vincent
"Helalleşeceğiz!"
"İyi yürekli olmak, Peter," diyordu o ses. "iyi yürekli olmak. Birinci emir bu. Belki de tek emir bu. Yeni tiyatro oyunundan dünkü yazımda o yüzden söz ettim. O oyunda temel iyi yüreklilik yoktu. İyi yürekli olmalıyız, Peter. Çevremizdeki herkese karşı. Kabul etmeli ve bağışlamalıyız. Hepimizde bağışlanacak çok şey var. Her şeyi sevmeyi öğrenirsen, en aşağıdakileri, en yoksunları, en kötüleri sevmeyi öğrenirsen, senin içindeki en kötü şeyler de sevilecek demektir. O zaman evrensel bir eşitliğe ulaşırız. Kardeşliğin büyük huzuruna, yeni bir dünyaya, Peter. Çok güzel bir yeni dünyaya ..."
Reklam
Executioner of the Coffee-Heads
Inheriting an empire that was in something of a state, he made up his mind to assert his authority. Hard. Deciding that his half brother Osman hadn't gone far enough with banning stuff just for the army, Murat banned smoking, drinking and especially coffee for everybody in the Ottoman Empire. In a list of "movies designed to piss lots of people off," banning coffee in Turkey probably ranks somewhere alongside banning cheese in France, banning guns in America and...well, banning national stereotyping in Britain. But Murad was determined. He hated coffee drinkers so much that he would patrol the streets at night dressed in civilian clothes, looking for people drinking coffee and then executing them on the spot. When not enforcing his strict anticoffee laws, he liked to wind down by executing people for literally any other reason he could think of: for playing the wrong kind of music, for talking too loudly, for walking or sailing too close to his palace or just for being women. Especially for being women. He really hated women.
Poor Boy
Osman made the crucial mistake of really annoying the elite unites of the Ottoman army, the Janisseries -bblaming them for a failure to win a battle he'd led, punishing them by closing their coffee shops and banning them for smoking or drinking, before finally planning to disband them altogether and raise an alternative army in Syria. While Osman might have genuinely had a point about their military effectiveness, the Janisseries were, surprisingly, not entirely on board with this plan. So Osman II was given the distinction of becoming the first example of regicide in Ottoman history, killed by his own army through the intentive combination of strangulation and "compression of the testicles."
Biases
The problem here is that our brains are so into spotting patterns that they start seeing them all over the place -even where they don't exist. That's not a huge problem when it just means stuff like pointing at the stars in the night sky and going, "Ooh, look, it's a fox chasing a llama." But once the imaginary pattern you're seeing is something like "most crimes are committed by one particular ethnic group," it's...well, it's a really big problem.
Natural Selection of Stupidity
How was our unique way of thinking allowed us to shape the world to our desires in incredible ways, but also to consistently make absolutely the worst possible choices despite it being very clear what bad ideas they are? In shor: How can we put a man on the moon and yet still send THAT text to our ex? It all boils down to the ways that our brains evolved. The thing is that evolution, as a process, is not smart -but it is at least dumb in a very persistent way. All that matters to evolution is that you survive the thousand possible horrible deaths that lurk at every turn for just long enough to ensure that your genes make it through to the next generation. If you manage that, job done. If not, tough luck.
DIY Mottosu
İnsanoğlunun bağımsızlığı, kendi başımın çaresine bakabilme becerisi ile doğru orantılıdır.
Sayfa 181 - Yeni İnsan Yayınevi
Reklam
Afyon?
Şimdi birisi çıkıp da, toplumun bireylerini bu yaşadıkları hayatın aslında geçici olduğuna, asıl yaşamın ölümden sonra (veya gelecekte) olduğuna, bu yaşamda beslenme, konut seçme ve yaşam uğraşlarını belirleme özgürlüklerinden yapacakları fedakârlıkların, bir başka yaşamda kendilerine faiziyle geri verileceğine inandırabilirse, toplum bireylerinin ekserisi bu üç temel özgürlüğünden seve seve vazgeçer. Yaptığınız fedakârlıklar güya sizin ileriye dönük yatırımınızdır, ama gerçekte bir başkasının beslenme, konut seçme ve yaşam uğraşısını belirleme hürriyetlerini alabildiğine genişletir. Toplum kaybederken, onu ikna edebilenler kazanır ve her kazandığında topluma bu kazancın aslında ortak olduğu masalını anlatır. Kendi zenginliklerini sayarak toplumun nasıl zenginleştiğini rakamlarıyla belgeler ve toplum bu görünür “başarıdan” kendinden alınanların hesabını sormayacak kadar etkilenir.
Ekol
Okulun en önemli görevi öğrenciye serbest, eleştirel düşünmeyi öğretmektir. Onun için onun önüne “bu tartışılamaz” etiketini taşıyan hiçbir şey, ama hiçbir şey konulamaz. Böyle bir şeyi öğrenciye öğretmeye kalkan, öğretmenlik meşruiyetini kaybeder. Böyle bir şeyi öğretmeye kalkan bir öğretmeni dinlemek hiçbir öğrencinin mecburiyeti olmadığı gibi, onu takmamak öğrencinin, öğrenci olarak aslî görevidir. Gericiliğe karşı mücadelenin üçüncü ayağı, şiddete baş vurmadan, tartışılamaz olduğu iddia edilen şeyleri öğretenlerin faaliyetinin toplum içinde kısılmasıdır. Bu kişilerin düşüncelerine kimse karışmamalı, onların fikirlerini başkalarına anlatmalarına da engel olunmamalıdır. Ancak bu kişilerin kurumsal olarak eğitime, hele hele 18 yaşından küçüklerin eğitimine geçmeleri mutlaka yasayla önlenmelidir. Eleştirilmemesi istenen görüşler sadece bireye münhasır kalmalıdır, zira iki insan aynı düşünmek zorunda değildir. Çevrelerindeki doğa ve cemiyet hakkındaki fikirlerini tartışarak geliştirebilirler. Bu tartışmayı, yani eleştiriyi yasaklayan her şey gericiliktir ve toplumda kurumsal yer edinmesine izin verilemez.
30 Ağustos Zafer Bayramı
Bu gün 23 Nisan’da kendi kendine karar vermek istediğini dünyaya duyuran, 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkan ve ondan sonra bir araya gelen gençlerin rüyası olan kendilerini zincirlemek isteyenlerin zincirlerinin ve kafalarının kırıldığı mutlu bir tarihtir. Bu mutlu ânı millete tattıran onun genç çocuklarından oluşan ordumuzdur. Onun için 30 Ağustos milletin ordusunu kutladığı, kurtarıcısını ve koruyucusunu tekrar tekrar bağrına bastığı tarihtir. 30 Ağustosa düşman olan, hürriyet ve şahsiyet arayan insanların bu isteklerine kavuşmalarını istemeyen insan müsveddeleri olabilir ancak.
Ziya Paşa
“Hâfıza-i beşer nisyan ile malûldür.” Ziya Paşanın “insan belleğinin sakatlığı unutmaktır” anlamına gelen bu vecizesi, insanın özellikleri hakkında söylenmiş belki de en önemli sözlerden biridir.
Düstur
Sezaryen bir hayat kurtarma tekniğidir. Sayın Başbakan belli ki bunu bildiği halde, sezaryeni istismar ederek kürtajı da yasaklamak niyetindedir. Bundaki görünür amacı, Türkiye’de nüfus artışındaki azalma eğiliminin önüne geçmektir. Tabiî bunu yaparken çiğnediği kadın hakları falan umurunda değildir. Sözüm ona bebeğin yaşam hakkından bahsederken ise, yaşayan bebeği embriyo ile fetüsten ayıramadığı gibi, fetüsün ne derece yaşayan bir insan addedilebileceğini ise öğrenip gelmiş değildir. Konuştuğu konular tabipleri ve zoologları ilgilendirir. Çok bilgi almak istiyorsa adam gibi bir tabibe veya zooloğa başvurmalıydı.
465 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.