Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuz

27 Eylül 1919
Ulus, güçlü, anlayışlı ve kesin kararlıdır. İşler hızlı yürümektedir. Padişahımızın karar vermek ve sorunları çözmek büyüklüğünü göstermelerinin zamanıdır.
Sayfa 274 - Mustafa KemalKitabı okuyor
Reklam
İstanbul’dakiler rütbelerimi ve nişanlarımı geri alacaklarmış! Hakları yok ya. Çünkü ben onların her birini bir harp meydanında, bir hizmet karşılığında kazanmıştım; salonlarda, saraylarda değil. Haydi kordonumu alsınlar; o sarayındı. Fakat her ne ise. Zaten ben o kimselerden önce davranıp istifamı verdim. Varsın alsınlar. Bunu veremem, bunu benden kimse alamaz! Bunu Anafartalar’da harp meydanında, ateşin karşısında benim göğsüme taktılar.
Beton yetmez..
M. Bruneau ve arkadaşlarının tehdit anlamında söylediklerini tümüyle blöf sayarım. Ben, ne Fransızların ve ne de herhangi bir yabancı devletin korumasına tenezzül eden kişilerden değilim. M. Bruneau bilmelidir ki Fransızların Sivas’ı işgale karar vermeleri kendilerine pek pahalıya mal olabilecektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Osmanlı Harbiye Bakanı Ferit Paşa'ya
Bağımsızlığını yitiren makamınızdan ayrılarak tarihin çok açık olan bu amansız sayfasından övülesi bir onurla sıyrılmak, herhalde namus ve gayret sahibi kimselerce bekleniyor.
Sayfa 246 - M.K.AtatürkKitabı okuyor
11 Nisan 1917, Beylerbeyi Sarayı’nda göz hapsinde tutulan II. Abdülhamit hatırat defterine yazdıkları; “Düşman tasını tarağını toplamış, askerlerinin yarısını denize, yarısını gemilerine dökerek çekip girmişti. Bu büyük zaferi Mustafa Kemal adında bir miralay (Albay) kazanmış. Allah devletine hizmet edenlerden razı olsun! Uzun bir müddet sonra oğlum Abit efendi bu Mustafa Kemal Bey’le tanıştığını söyledi. Yüzbaşı Salih’in (Bozok) arkadaşı. Ara sıra arkadaşına yemeğe geliyormuş. Abit efendi ile de bu münasebetle dost olmuşlar. Hatta Mustafa Kemal Paşa kendisine iki ceylan yavrusu hediye etmiş! Gerçekten bir defa daha gelmiş, bana uzaktan haber verdiler. Sırtında bir pelerin vardı ve arkadaşına veda ediyordu. Uzaktan yüzünü iyice seçemedim ama sıradan askerlere benzemiyordu. Tehlikeli bir sükuneti vardı. Enver Paşa’nın Kendisinden niçin çekindiğini o zaman anladım. Bunu Talat Paşa tutuyormuş. Bunlar küçük şeyler. Çanakkale’de İngiltere, Fransa gibi iki büyük devletin ordusunu ve donanmasını durdurdu, yüzgeri etti ya; bana lazım olan odur. Muvaffakiyeti için dua ettim!”
Reklam
22 Kasım 1918 Vahidettin; Ordunun kumandan ve subayları eminim ki seni çok severler. Bana teminat verir misin ki onlardan bana bir fenalık gelmeyecektir? Mustafa Kemal; Ordu tarafından aleyhte harekete dair duyduklarınız, hissettikleriniz mi var? Vahidettin; gözlerini kapatarak ilk soruyu yineler.. Mustafa Kemal; Ben İstanbul’a geleli birkaç gün oluyor. Buradaki vaziyeti tamamıyla bilmiyorum. Yalnız ordu komutanları ve subaylarının sizinle karşı karşıya bulunması için bir sebep olabileceğini zannetmiyorum. Onun için temin ederim ki, hiçbir fenalık beklemeyiniz. Vahidettin; Yalnız bugünden bahsetmiyorum, bugünden ve yarından! Siz akıllı bir komutansınız. Arkadaşlarınızı aydınlatacağınızdan ve kendilerini yatıştıracağınızdan eminim!
Marrying the wrong person is a very common mistake. Fifty percent of the people who get married pick the wrong person. Why should they be forced to sacrifice their lives because of that one mistake? If the marriage doesn’t work, all right, face it. Get out of it and get on with your life. If we go backwards and force people to stay together, who really gets hurt? That’s right, the kids. ——— Yanlış kişiyle evlenmek çok yaygın bir hatadır. Evlenenlerin yüzde ellisi yanlış kişiyi seçiyor. Neden tek bir hata yüzünden hayatlarını feda etmek zorunda kalsınlar ki? Eğer evlilik yürümüyorsa, tamam, bununla yüzleşin. Bundan kurtulun ve hayatınıza devam edin. Eğer geriye gidersek ve insanları bir arada kalmaya zorlarsak gerçekte kim zarar görür? Evet doğru, Tabii ki çocuklar.
Our divorce rate is a measure of our civilization and progress.
Believe it or not, your lawyer will often be your worst moral critic – after you pay him, of course. At first you’ll hear, “Oh, I understand.” Then fork over the fee and it’ll be, “Whaddya mean, you don’t have enough money? You gonna let your poor wife starve?” Never mind that you’re already paying her more than you’ve ever made in your life. Your own lawyer will beat you up more than anyone.. ----- İster inanın ister inanmayın, avukatınız çoğu zaman en kötü ahlaki eleştirmeniniz olacaktır; elbette ona para ödedikten sonra. İlk başta "Ah, anlıyorum" ifadesini duyacaksınız. Sonra ücreti ödeyin ve şöyle olacaktır: "Ne demek yeterli paran yok? Zavallı karınızın açlıktan ölmesine izin mi vereceksiniz? Ona zaten hayatında ödediğinden daha fazlasını ödediğini boşver. Kendi avukatın seni herkesten daha çok döver...
Perhaps this is so because women have decided to award themselves the grand prize of Officially Oppressed Minority. They can do no wrong. How convenient. But even if we accept this baloney, the facts don’t add up. Women are not in the minority and some bad women do exist. Even so, let’s put reality aside for a moment and consider the trend. No one cares about your side. The rule is this: You’re the bad guy because you’re the man. ---- Belki de bunun nedeni, kadınların Resmen Ezilen Azınlık büyük ödülünü kendilerine vermeye karar vermeleridir. Yanlış yapamazlar. Ne kadar uygun. Ancak bu saçmalığı kabul etsek bile gerçekler bir anlam ifade etmiyor. Kadınlar azınlıkta değildir ve bazı kötü kadınlar da mevcuttur. Yine de bir an için gerçekliği bir kenara bırakıp trendi değerlendirelim. Kimse senin tarafını umursamıyor. Kural şudur: Sen kötü adamsın çünkü sen erkeksin.
Reklam
When a woman gets out of a bad marriage, what does she get? Applause! Cheers, flowers, congratulations. Everyone is so proud of her for taking charge of her life and getting away from that awful beast. Friends throw parties, support groups gush all over her, self-esteem oozes from her pores. But what happens when a man decides to leave his wife? Just the opposite! Everyone rushes to the wife’s side. Overnight, a nice guy becomes a creep, a cheat, a crook. Judges punish you, friends desert you, the world condemns you. It doesn’t matter if your wife was the world’s worst woman – unbearable and loathsome. It simply doesn’t matter. It’s like this: When a woman wants out, she’s good; when a man wants out, he’s bad. ----- Bir kadın kötü bir evlilikten çıktığında eline ne geçer? Alkış! Şerefe, çiçekler, tebrikler. Hayatının sorumluluğunu üstlendiği ve o korkunç canavardan uzaklaştığı için herkes onunla gurur duyuyor. Arkadaşları partiler veriyor, destek grupları onun her yanından fışkırıyor, özgüveni gözeneklerinden sızıyor. Peki bir adam karısını terk etmeye karar verirse ne olur? Tam tersi! Herkes karısının yanına koşuyor. İyi bir adam bir gecede bir sürüngene, sahtekara, dolandırıcıya dönüşür. Yargıçlar seni cezalandırır, arkadaşların seni terk eder, dünya seni kınar. Karınızın dünyanın en kötü kadını, dayanılmaz ve iğrenç olması önemli değil. Bunun hiçbir önemi yok. Şöyle: Bir kadın çıkmak istediğinde iyidir; bir adam dışarı çıkmak istediğinde kötüdür.
Bunca şevkle tutunmaktan hayata, Serbest kalmış korkudan, ümitten, Kaçar ve şükrederiz tanrılara; Bu lütuf geldiyse hangisinden. Bir canlı sonsuza dek ömür sürmez Ölü adam hiçbir zaman dirilmez En yorulmuş nehir bile dinlenmez Denize ulaşamadan salimen.
Sayfa 477 - SwinburneKitabı okudu
yaşandı.
Hayata dair eski ve aşina şeylerde hiçbir hoşluk göremez olmuştu.
Sayfa 476Kitabı okudu
Bir şeyler uçup gitmiş benden. Hayattan hiç korkmamışımdır, ama bir gün hayata doyabileceğimi hiç hayal etmemiştim. Hayat beni o kadar doyurmuş ki hiçbir şeye arzu duymuyorum.
Sayfa 462Kitabı okudu
Ama artık çok geç, ben hasta bir adamım. Hayır, bedenim değil, ruhum hasta, beynim hasta. Bütün değerlerimi kaybettim sanki. Hiçbir şeyi umursamıyorum.
Sayfa 461Kitabı okudu
1.169 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.