Fakat olayların, özellikle de bir dünyanın başlangıçı,
daima belirsiz, karmaşık, kargaşalı ve fazlasıyla rahatsız edicidir. Böyle başlangıçlardan kaçımız sağ çıkabilir? Onlann hercümercinde kaç can helak olur?
Kadınlar piçlerle tanışırlar. Sorumsuzluklarına ve hayatın işlevsel alanlarının dışındaki uzmanlıklarına hayran kalırlar. Geçmişin, geleceğin, hatıraların ve ideallerin konusulmadigi masalarda uzun uzun tarif edilerek hazırlatılan kokteyller içerler. Bir
sonraki is gününde erişilmesi gereken verimlilik kotalar olmadığı için uzun uzun sevişilen yataklarda uyurlar. Ve sabah, kadınlar piçlere aşık uyanırlar. Doğru kişi tarafindan çaldırılmasını bekledikleri telefonların yakınlarında sinirlenirler. Aile ve dostlanyla ayarladıkları tanışma randevularına tek taraflı iştiraklerden ötürü özür dilerler. Sorumsuzluğun her türlü içten duyguya karşı duyarsızlığı da içerdiğini düşündükleri gecelerde ağlayarak uyurlar. Ve sabah kadınlar piçlerden nefret ederek uyanırlar.
Faruk öldükten on yıl sonra doğan üçüncü oğullarına da onun adını koyduklarında bu adın ölüm getirdiğini söylemişler de 'Ölürse onun adıyla ölsün, yaşarsa onun adıyla demiş. Yorumlar, nedenler önemsizdi; kesin değildi. Önemli olan insanın edimleriydi. Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm.