İnsanlar insanların imanını ölçüyor. '' Senin imanın zayıf, adam olamamışsın, git iman tazele!'' nidaları atarak. Mutlak Yaratıcı'nın işine karışarak. Alem-i gaybda, O'nun sonsuz bilgisinde olanı bildiğini zannetme gafleti veya bunu iddia etme cesareti göstererek.
Benlikler şaha kalkıyor. Şeytan kıs kıs gülüyor. Şeytanın elinde yine zafer işareti! Benlikler şeytanın elinde bir oyuncak.
''Senin imanının derecesini ben bilirim'' demek zulümdür. Çok zulümler işleniyor bu gezegende.
Kendisi gibi doğuştan kıskanç olan kadınlar, aşklarının aşağılanmasına asla sabırla dayanamazlarmış. "Kadın gönlüyle şaka olmaz!" "Kadınların gönlü oyuncak değildi.*
Yahu ağbiler, ölemiyorsun da... İp mi? Denemedim mi sanıyorsun? Kendimi han odasının tavanına astığım ip koptu. Zehiri bozuk, ipi çürük, bıçağı sende bırakmazlar, tireni tarifesiz, havagazı hava...
Aynı odada kaldığımız arkadaşlardan birinin tabancası olduğunu dikizlemiştim. İzledim, gizlice tabancanın yerini öğrendim. Bigün odada onlar yokken, odadan tabancayı alıp namlusunu alnıma dayadıktan sonra tetiği çektim. Evet, tetiği çektim... Dan!
Yere yuvarlandım. Tabanca sesine odaya doldular. Beni yerde gören kahkahayı basıyor. Yahu, bu nedir? Ben ölmekteyim, onlar gülüyor. Şakağımdan yüzüme aşağı kanımın aktığını duyuyorum. Ama hiçbir acı duyduğum yok...
Neye gülerlermiş, bilir misiniz? Arkadaşın tabancası, tıpkı gerçeğine benzeyen oyuncak bir tabancaymış. Tetiğe basınca hem patlar, hem de namlusundan boya fışkırtırmış. Ben şakağımdan kan akıyor sanmaktayım oysa namludan fışkıran renkli boyayla suratım maskaraya dönmüş de ona gülerlermiş.
İşte böyle ağbiler; ölmek istesen de ölünmüyor. Yaşanmıyor da... Sürün sürünebildiğin kadar
Aşk... Öyle bir kuvvetti ki bütün diğer kuvvetler, onun elinde adi bir oyuncak olmaktan kurtulamaz; insanlığın bütün kanunları bile onun önünde hükümsüz kalırdı.