Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

pallidus

“Diplomat, bir Fransız dizesinin Rusçasını söyledi: — Hiç kimse durumundan hoşnut değildir, aklından hoşnuttur herkes.”
Reklam
“Birisi arkadaşını yitirdiğinde yanındaki diğer arkadaşlarda teselli bulur ve eğer altınlarını yitirirse bir süre düşünür, aklından talihsizliği çıkarır, özellikle kendini hâlâ sağlıklı ve hevesli hissediyorsa. Ama birisi gönül huzurunu yitirdiyse nerede huzur bulur ve onun yerine neyi koyabilir? Hangi akıl bununla başa çıkabilir?”
“Masum bir insanın ıstıraplarının ağırlığı ne kadardı?”

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Deli olacağım, yahut öleceğim dersem yalan söylemiş olurum. İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım... Ama nasıl yaşayacağım!.. Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak!.. Ama ben dayanacağım... Şimdiye kadar olduğu gibi...
“Hâlâ dağıtacak ekmek ve balık var mıydı? Hangi açlığı doyurmaları gerekiyordu, mideninkini mi, yoksa ruhunkini mi? Kendinden başka her şeye sahip olan modern insan neye açlık duyuyordu? Ruh, neyin açlığını duyuyordu? Şanın, zaferlerin, yargıların, ayrılıkların mı, yoksa sadece önünde diz çökebileceği bir eşiği keşfetmenin açlığını mı?”
Reklam
“Sana hiç yanıt vermedim ama artık diyalog döneminin kapandığını seziyordum, sana ne söylersem söyleyeyim bir tartışma çıkacağı belliydi. Bir yandan kendi kırılganlığımdan korkuyordum, boşu boşuna yıpranacaktık, bir yandan da açık bir tartışma senin asıl aradığın şeydi, ilk tartışmayı başka tartışmalar izleyecekti, bunlar giderek artacak, giderek şiddetlenecekti.”
“Akmayan gözyaşları kalpte birikirler, zamanla kabuk tutarlar ve kirecin çamaşır makinesini tıkaması gibi kalbi tıkayıp felç ederler. Biliyorum, benim ancak mutfak evreninden bulup verebildiğim örnekler seni güldürmek yerine kızdırıyordur. Ne yapalım, herkes en iyi tanıdığı dünyadan esinlenir.”
Nefret içinde yaşamıştım, daima sevginin özlemini duydum. Nefret ölümdür. Sevgi ise yaşamaktır. Yaşamak, sevmek ve ölmek... Hepsi de sıcak ve yakıcı. Ama hangisi güneşten de sıcak...
Bir pazar ayininde, başını John Stainer’ın “Yedi Kez Amin” adlı metninden kaldırıp kilisedeki topluluğa baktı ve bu insanlar Tanrı’nın onlara bağışladığı şeyler için hiç şükrediyor mu acaba, diye düşündü: zihinlerindeki ışık için, dostlar için, doğa yasalarına tepki olarak duyuları soğuk ve acı için, bu yasaları beklenti edinecek kadar derinlemesine kavrama yetisi için, görkemli bir ritim içinde birbirini izleyen gündüz ve gece için, yükseklere sıçrayan kıvılcımlar için, dostlar için... Yaşamlarının ne denli güzel, ne denli imrendirici olduğunu biliyor muydu bu insanlar acaba?
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
Reklam
Öyleyse şunu aklından çıkarma: Önemli olan tek bir an vardır, o da şimdidir. Çünkü bir tek içinde bulunduğumuz zamanda kendimize hükmümüz geçer. En gerekli kişi, şu an yanımızda olan kişidir, çünkü hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp görüşmeyeceğini bilemez. En önemli iş de yanımızdaki kişiye yapacağımız iyiliktir, çünkü insan dünyaya iyilik için gönderilmiştir.
Sayfa 96