Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Peryavşan

Şimdiki tehlikeler geleceğe dair kurgulardan daha az tehlikelidir.
Reklam
Boşluk duygusu genellikle insanların, hayatlarına yahut içinde yaşadıkları dünyaya ilişkin etkili bir şey yapmaktan aciz olmalarını hissetmelerinden kaynaklanır. İçsel boşluk duygusu, kişinin yılların birikimi ile hayatına yön verme, başka insanların ona olan davranışlarını değiştirme yahut içinde bulunduğu dünyayı etkileme gücünün olmadığına dair inancının bir sonucudur.
Sayfa 27
...İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: eğer bir şeye doğru ilerlemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, önünde sonunda ise yıkıcı eylemlere dönüşür.
Sayfa 27

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarih, ölümü inkâr etmenin çeşitli örnekleriyle dolu. Örneğin, tamamen incelenmiş bir hayatın katı savunucusu Sokrates, "bedenin aptallığından" kurtulduğu için müteşekkir olduğunu söyleyerek ve sonsuza dek kendisininkine benzer kafa yapısına sahip ölümsüzler ile felsefi sohbetler yapacağından emin bir şekilde ölüme gitmiştir.
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Terapist varoluşsal konularla dürüstçe uğraşırken etkin terapi için hayati değer taşıyan "samimiyet" yeni bir boyut kazanır. Garip bir hastalıktan muzdarip bir hastanın soğukkanlı, kusursuz, kendini kapatmış bir şifacı tarafından tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen tıbbi yaklaşımın bütün unsurlarını terk etmeliyiz. Hepimiz aynı korkuyla, ölümlülük yarasıyla, varoluşun özündeki kurtla karşı karşıyayız.
Sayfa 234Kitabı okudu
Dilin ya da kalemin söylebileceği üzücü sözler içinde en  üzücüsü: 'olabilirdi' sözüdür. John  Greenleaf Whitttier 
Sayfa 129Kitabı okudu
Sokrates bir öğretmen için en iyi yolun, öğrencinin kendi bilgeliğini bulmasına yardımcı olacak sorular sormak olduğuna inanıyordu.
Sayfa 124Kitabı okudu
Geçmiş geçmiş midir? Zaman algısı, ölüp gitmeler... Mevleviler ölen kişiye hamuş (susmuş) mezarlığa da hamuşan (susmuşlar evi) derler. Fotoğraflarda yüzümüze gülerek bakan, derin bakışlar atan geçmiş yüzyılların insanları da birer 'susmuş' olarak zaman ve mekandan bağımsız 'bir uzaktan' aslında hala aramızdadırlar. İnsanlığı bir ırmağa benzettiğimizde hepsinin sonsuzluk isimli bir denize aktığını söyleyebiliriz. Tarihe (geçmiş ve geleceğe) tepeden bir bütün olarak bakabilirsek rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: Geçmiş diye bir yerde yoktur ve hatta geçmemiştir bile.
Sayı:1 2014
Schopenhauer şöyle diyor:
"Endişelerimizin ve kaygılarımızın yarısı başkalarının bizim hakkımızda düşündüklerinden kaynaklanır... Bu dikeni tenimizden çıkarmalıyız."
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Lütfen acı çekenin yerine koyalım kendimizi. Erkek egemen sistemin, kadını bir seks objesi gibi gördüğünü unutmayalım. Erkeğe "hak" gördüğümüz içindir taşıdığımız yaralar. Bu tehlikenin bütün kadınlar için geçerli olduğunu unutmayalım.
Kadınların kadın acılarına sahip çıkacakları bir dünyayı özlüyorum.
Bugüne kadar tecavüz olaylarında hep kadınlar suçlanmıştır. Kadınlara şüphe ile bakılmıştır. Bunu da en çok maalesef ki kadınlar kadınlara yapmıştır. Oysaki bu durumda ayıp yaşatana aittir. Bu durumun mağduru olan kadına ait değil bu ayıp. Bunu neden bir türlü anlayamıyoruz?
Sayfa 58 - Pencere yayınlarıKitabı okudu
Galileo 1610’da kendi yaptığı teleskopla Jüpiter’in aylarını keşfettikten sonra, din çevreleri onun Güneş merkezli yeni kuramını, insanın tahtından indirilişi olarak betimlemiş ve ciddi biçimde kınamışlardı. Bunun, tahtından daha birkaç kez inecek olan insan için yalnızca bir ilk olduğunu tahmin edemezlerdi elbette. Yüz yıl sonra, İskoçyalı
Sayfa 192Kitabı okudu
Siz de mutlaka fark etmişsinizdir ki, bir sırrı açık etmenin nedeni, genellikle yalnızca açık etmiş olmaktır; yoksa, tavsiye istemek değil. Dinleyici, olur da sırla birlikte ortaya dökülen soruna bariz bir çözüm görüp bunu önerme gafletinde bulunursa da, anlatanı öfkelendirmekle kalır yalnızca. Çünkü, anlatıcının aslında tek derdi sırrını anlatmaktır. Sırrı anlatmak, başlı başına çözümün ta kendisidir çoğu zaman. Henüz yanıtlanmamış bir soru ise, dinleyicinin neden ille de insan –ya da tanrı örneğini düşünecek olursak, insansı– olması gerektiğidir. Bir duvara, kertenkeleye ya da keçiye sırrını anlatmak, ne de olsa çok daha az tatmin edicidir.
195 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.