Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Caner A.

Sabitlenmiş gönderi
Hakikate duyulan inanç, o ana dek inanılan tüm "hakikatlere" duyulan kuşkuyla başlar.
Reklam
Ah, tarihin güzelliği, dostlar! Hiçbir şey tarih kadar dinlendirici değildir. Hayatta her şey gözünüzün önünde durmadan değişir ve hiçbir şey kesin değildir; sizi tedirgin ve huzursuz eden hadiselerin nasıl dengeleneceğini görememek, olayların nasıl sonuçlanacağını bilememek sürekli bir kaygı kaynağıdır. Tarihte ise her şey belirlenmiş, her şey sabitlenmiştir: Olaylar ne kadar acı olursa olsun, ne kadar üzüntü verirse versin, işte hepsi orada, hepsi düzenlenmiş, kitabın otuz ya da kırk sayfasına yerleştirilmiştir.
Bir eylem yapılıp tamamlandığında, bir daha değiştirilemez. Biri harekete geçip bir şeyler yaptığında, sonrasında kendisini yaptığı bu eylemlerle bağdaştıramayıp değiştirmek istese de bunu yapamaz; yapılmış bütün eylemler oldukları gibi kalır: Kendi elleriyle inşa ettiği bir hapishane gibi. Birisiyle evlendiyseniz ya da maddeten konuşursak, hırsızlık yapıp da yakayı ele verdiyseniz ya da birini öldürdüyseniz, gerçekleştirdiğiniz eylemlerinizin sonuçları sizi vantuzlu ahtapot kolları gibi sarmalamaya, kıskacında tutmaya başlar: Yaptıklarınızın ağırlığını üzerinizde ve çevrenizde yoğun, solunması güç bir hava gibi hisseder, o eylemlerin sorumluluğunu ve istemediğiniz ya da öngörmediğiniz sonuçlarını da üstlenmek durumunda kalırsınız. Ve ne kadar uğraşırsanız uğraşın, bir daha da yakanızı kurtaramazsınız.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Öyle ya, ne ben kendimi sizin bana verdiğiniz biçimde ne de siz kendinizi benim size verdiğim biçimde tanıyabilirsiniz; hiçbir şey, herkes için aynı olamaz; her şey, her birimiz için sürekli değişebilir ve nitekim değişmektedir de.
Reklam
Peki bulut, bulut olduğunun farkında mı acaba? Kendilerinin dahi ne olduğunu görmezden gelen ağaç ve taş da tanıyamazlar onu; nitekim hepsi öyle yalnızlar ki.
Ah, keşke aynı bir taş ya da bir bitki gibi var olduğumuzun bilincinde olmadan yaşasak! Kendi adımızı bile hatırlamasak! Şurada çimenlerin üzerine uzanıp ellerimizi ensemizde birleştirsek ve bembeyaz bulutların güneş doldurdukları yelkenleriyle masmavi gökyüzünde süzülüşlerini izlesek; tepelerde esen rüzgârın, ormandaki kestane ağaçlarının arasından geçerken çıkardığı gür uğultuları duysak.
Söylediklerinizin benim içimde neye dönüştüğünü, onları nasıl içselleştirdiğimi ne siz bileceksiniz sevgili dostum ne de ben size anlatabileceğim.
Kısacası, arada bir de olsa başkalarının gözünde düşündüğünüz kişi olmadığınızı az da olsa hissederseniz ne yaparsınız? (Dürüst olun.) Ya hiçbir şey yapmaz ya da pek az şey yaparsınız. Kendinize duyduğunuz şu hoş ve tam güven nedeniyle, olsa olsa başkaları sizi yanlış anladı, yanlış değerlendirdi diye düşünür geçersiniz, o kadar. Sizi gerçekten ilgilendirmesi halinde belki bazı açıklamalarda bulunarak o kötü yargıyı düzeltmeye çalışır, ilgilendirmiyorsa olduğu gibi bırakır ve omuzlarınızı silkerek, "Neyse yani, sonuçta benim vicdanım bana yeter,” dersiniz.
Uğruna en fazla çaba göstereceğim hedef şu olmalı: Kendimi, kendi içimde görmek yerine, kendimin ben tarafından görülmesini sağlamak; bunu aslında kendi gözlerimle fakat sanki başkasının -o herkesin gördüğü ve benim göremediğim başkasının- gözünden görülmüşüm gibi yapabilmek.
Reklam
Gözlerimi kapalı tuttuğum sürece iki kişiyiz: Burada ben ve aynada o. Gözlerimi açnğımdaysa benim ona, onun da bana dönüşmesini engellemeliyim.
Caner A.
Bir kitabı okumaya başladı
Biri Hiçbiri Binlercesi
Biri Hiçbiri BinlercesiLuigi Pirandello
8/10 · 4.034 okunma
308 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kopyalanmış Adam
Kopyalanmış AdamJosé Saramago
8.2/10 · 2.866 okunma
Biz insanlar, kimimiz daha az, kimimiz daha çok, hayvan olmamıza rağmen, birkaç iyi hisse de sahibizdir, hatta bazen kendimize saygı duymaya bile başlar gibi oluruz,
6,1bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.