Rabia Ahlatcı

“Yaramı tekrar deşmek için dayanılmaz bir istek duyuyordum. Sanki insan zamanla kendi acısına aşık oluyor, mutsuzluğunu fark etmekten sanki haz duyuyordu.”
Reklam
Yanılıyor olabilirim, ama bir adamın gülüşüyle değerlendirilebileceğine inanırım ve eğer ilk karşılaşmada, size tamamen yabancı bir kişinin gülüşünü severseniz, bu insanın iyi olduğunu güvenle söyleyebilirsiniz.
Hapis ve ağır ceza kuşkusuz suçluyu ıslah etmez. Suçlu sadece cezalandırılır ve toplumun barışını bozma yolunda geliştireceği diğer girişimler engellenir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evet insan dayanıklıdır! Her şeye alışabilen bir yaratıktır ve bence bu onun en iyi tanımlamasıdır.
Demek burada işler böyle oluyordu. Adil oyun diye bir şey yoktu. Bir kere düştün mü sonun geldi demekti. Eğer öyleyse, o da hiç bir zaman yere düşmeyecekti.
Reklam
Evet, onlar benim fena bir kimse olmadığıma inandıkları halde muhakkak bir fena tarafımı, kendilerince fena sayılabilecek bir tarafımı bulmaya uğraşırlarken, ben onların insanlıktan uzaklaşmış, hayvanlıktan, vahşilikten bile daha ürkütücü bir hal almış olan hareketlerinde, yüzlerinde, sözlerinde, şu her şeyi iyi ve güzel bir ahenge götürmeye çalışan tabiatın bir eserini, bir izini arardım.
“Kalbimizin 40 derece ateşe kaç gün dayanabileceğini, böbreğimizin günün birinde taş yapıp yapamayacağını nasıl bilemezsek, söylenmemesi gereken bi hakikati veya bize zorla söylettirilmek istenen bir yalanı söylememek için ne kadar tazyike tahammül edebileceğimizi de ölçemeyiz.”
Sayfa 129Kitabı okudu
“Çünkü sanat, yeryüzünde ve insanların içinde olup bitenleri, çöplükle sarayı aynı hakikatten uzak ve güzelleştirici örtüye bürüyen ay ışığı gibi, tatlı bir yalan bulutunun arkasından göstermeye mecburdu, sanat eserinden faydalanabilecek olanlar, her şeyden önce avunmak, oyalanmak istiyorlardı; sanatkârın ekmeği de işte bu tatlı rüya meraklılarına bağlıydı... “
Her an bir şey olması ihtimali içinde, saatlerce, günlerce hiçbir şey olmadan beklemek azapların en korkunçları arasındadır.
Bu bozuk dünyada tek sığınak, huzur ve avuntu duaydı. Çünkü dua olağanüstüydü. Korkuyu büyük bir vaatle uyuşturur, ruhun ürküntüsüne toplu dualarla uyku verir, yürekteki ağırlığı kendi kendine mırıldanan kanatlarla yukarıya, Tanrı’ya çıkarırdı.
Reklam
“İşte bütün mesele bu! Cesur ve utanmaz biri oldun mu, senden çekinirler! Bütün yumruklar korkak, beceriksiz ve namuslu insanların tepesine iner.”
Sayfa 10
“Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu bedeninden önce çürür, nedense bundan kimse korkmaz!”
Sayfa 236Kitabı okudu
Mutlu olabilmenin tek şartı “unutmayı” başarabilmekti.
Sayfa 185Kitabı okudu
Geri129
448 öğeden 436 ile 448 arasındakiler gösteriliyor.