Şüphesiz, her şeyden önce her davranışımın sağduyumla vicdanımın emrettiği şekilde olması kararını vermiştim. Lakin bütün bunların sözde kalacağını, ileride birçok umulmadık olay karşısında bu düşüncelerimin bir değer taşımayacağını da pekâlâ biliyordum.
Görüyorsunuz ya, leylak rengi bayramlık elbisesini giymiş, somon yiye yiye şişmiş, tıka basa döviz dolu, peki ya bizim insanımız, ya bizim insanımız? Ne acı! Acı! Acı!
- Dostoyevski öldü, -dedi kadın yurttaş, ama pek de emin değil gibiydi.
- Protesto ediyorum! -diye haykırdı hararetle Behemot.- Dostoyevski ölümsüzdür!