Bir kâbusa kendini bıraktığın an, her şey, koyu kahverengi bir denizdir. Gökyüzünde, denize vuracak bir mavilik kalmamıştır, yumuşak dalgalar kıyıyı terk etmiştir. Koyu kahverengi denizin ortasında, içinde cümleler bulunan şişeler bile büyük kayalıklara doğru hızla ilerleyerek ufak bir çarpmayla parçalanmıştır. Sonra ufukta bir kızıllık belirir, kızıllığın denizi ikiye böldüğü an iki tarafta da rengi açılmış bir mavi ortaya çıkar. İşte! Beni bütün bu koyuluktan çıkaran o açık mavilik, sensin.
Gerçekten, bulantısı kimi zaman, uyuyana kadar tekrarlamadan ya da mırıldanmadan edemediği belli reklam spotlarından, moda melodilerden ya da milli marşlardan duyduğu iğrentiye benzer bir iğrentiydi.