Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

rıdvan yılmaz

Kütüphane
Her kişisel kütüphanede en çok bulunan ve en az okunan kitaplar, kapağının rengi, yazarımın ismi, hatta daha basiti, seni kokusuyla cezbetmesi yüzünden alınan kitaplardir. Böyle kitaplara genelde aldıktan sonraki birkaç gün dokunursun, açarsın, birkaç satır okursun ve tekrar yerine koyarsın. Birkaç zaman sonra unutursun onu, ya da onu uzaktan, hafif bir tiksintiyle izlersin. Bazen onu en yakındaki halk kütüphanesine götürmek, birine hediye etmek ya da bir şekilde çözüp kurtulmak istersin, ancak hiçbir zaman çözecek bir yolun olmaz. O senin, daha sonra gereksiz hatıralar biriktirmeye dönüşecek olan, gereksiz şeyleri biriktirme eğiliminin garip bir tezahürü olarak orada kalmıştır. Tüm bu ihtiyaç duyulmayan ve okunmamış kitapların sorumluluğu, onlarla vedalaştığın esnada yüklenecektir sana. En sonunda, neşe içindeki alevler aynı şekilde onları da yutup şehre taşırken anlayacaksın ne olduğunu. (Bosna'nın Hafızası olarak bilinen ve 25 Ağustos 1992’de Sırp Çetniklerin açtığı top ateşi sonucu yangında yok olan belediye binasındaki kütüphane. 1896 yılında hizmete açılan binada, Avrupa ve Osmanlı tarihi arşivlerindeki belgelerle birlikte 155 bini el yazması olmak üzere 2 milyondan fazla kitap yok olmuştur.)
Reklam
Mektup
Başçarşı'da bir dükkân sahibi, dükkânını kapatıp "Güneşli bir gün olması sebebiyle kapalıdır" diye bir not bırakmıştı. Baharın ilk gününde çalışmayı kim ister ki?
Ay
Ay! Ay! Yalancı ay! Zekâdan harap olanları dinlendiren hayal gibi, güneşten bunalanları da teselli eden sensin!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yeni İstanbul
Son senelerin ağlanacak, sahte mimarîsi yüzünden değil midir ki ruhumuzun bediî kabiliyetine delil aramak için eslâfın asarına başvurmaktan başka çare bulamıyoruz.
Bulutlar Karşısında Bir Muhavere
Fen, yağmuru lâzım olduğu zaman yağdırmak imkânını bulmadıkça veyahut suyun yerini tutacak bir madde keşfetmedikçe dünyanın mutlak hâkimleri, şu kızıl ufuklar üzerinde sıra sıra yürüyen ve gürleyen siyah bulutlar kalacak! ... -Desene! Şu çarkları su ile dönen dünya, kâr-ı kadîm bir değirmenden hala farklı değil!
Reklam
Münekkit
Büyük üstadım Gourmont şunu der: Bütün canlı mahlûkata nazaran insanin faikiyetini yapan, istidatlarının tenevvüüdür.
iki şehir arasındaki yol üzerinde kaybolmaya başladığımı fark ettim. beni şehirlerin birinden uzaklaştırmışlardı ve diğer şehre kabul etmeyi de reddediyorlardı.
Ne kış, ne yaz bir dakika mesut olmayı bilmeyenler, bir memleketi mesut etmeyi nasıl bilsinler? Sırf memleketin saadeti için, şahsen mesut olmanın hünerini öğrenmeye muhtacız.
sanata biz müzelerden bakıyoruz. ve hep tasnif edilmiş, musaffa eserler görüyoruz. halbuki sanat hayatın bir parçası. hayatın içinde onu görmeye çalışmıyoruz. sanat hiç de istisnai bir şey değil. aksine daima olagelen şey bence.
on, on beş senede ne kadar çok değiştik. hiç olmazsa burada kalabilsek!