Dünyevi şartları (gerekli okulları bitirmek, çeşitli yetenekler kazanmak, dil öğrenmek, çevre edinmek vs.) tamamlayarak, istihdam hakkının esas sahibinden vazife beklemek... "Rabbim, ben hazırım. Al beni kullan. Razı olacağın yerde istihdam et. Ben sana aitim." duası, ancak bu şekilde anlam kazanacaktır. Kulluğun en özel ve en ince taraflarından biri budur. Sünnetullah gereği dünya hayatının bizi mecbur kıldığı şartları tamamladıktan sonra, manevi dünyamızı zenginleştirmek suretiyle Allah'la kuracağımız sağlam bir bağ, gideceğimiz doğru istikamet konusunda bize yol gösterecektir.
Küçük Asya ya da Anadolu ile Filistin'in İslam coğrafyasının en hassas iki noktası olarak kaderleri birbirine bağlanmıştır. Bunun kanıtı tarihtir. Filistin, 1000 yıl önce haçlı saldırısına ancak Anadolu çiğnendikten sonra kurban düşmüştü. Haçlı saldırısının önünde İslam'ın ilk savunma siperi de Anadolu topraklarında kurulmuştu.
Kudüs'ü Haçlılardan kurtararak Kutsal Topraklar'ı tüm dinlerin özgürce varoluşuna açan büyük İslam komutanı Selahaddin Eyyubi şanlı seferini Anadolu topraklarından başlatmıştı. Filistin, en uzun barış dönemine de, Osmanlı yönetiminde, Anadolu ile aynı İslam vatanının bir köşesi olarak yaşadığı zaman sahip olmuştu.
Bugün "Yahudi Haçlılığı" ya da Siyonizm, İslam coğrafyasına Filistin'den saplandı ve giderek kuzeye, Anadolu'ya tırmanıyor. Filistin davası için mücadele edenler sadece Filistin'in kurtuluşu için değil, Anadolu'da İslam kültürünün korunması için de, İslam coğrafyasının bugünkü en ön siperinde mücadele ediyorlar.
Türkiye kamuoyu, güney sınırlarının hemen ötesinde olup biteni, İsrail adındaki ejderhayı, Batı sömürgeciliğinin İslam, uygarlık ve kültür düşmanı ahtapot kolunu seyirle yetinebilir mi?
İnsanların hayatlarında tatmadıkça bilemeyecekleri mutluluklar, sevinçler, acılar, mübhem, muğlak, dile getirilemeyen duygular var, haller var.
İnsanoğlu bir kapalı kutu. İçinde ne gizli köşeler, ne mahrem mekanlar var.
Seni anlıyorum.
Seni seviyorum.
Senden nefret ediyorum.
Seni istiyorum. Sensiz yapamıyorum. Vesaire.
Bütün bunların manası her ferde, her ana, her şarta göre farklı farklıdır.
Ama ne kadar garip. Umumi olarak kullanıp duruyor ve anlaştığımızı sanıyoruz.
Yağmur yağar, Arap kızı camdan bakar. Kuş yuvadan uçar, yaprak daldan düşer. Zaman kimsenin gözünün yaşına bakmaz, hükmünü yürütür.
Kaderde ne var ise başa o gelir.
Nitekim geldi de...
Bu naylon denen meret hayatın ritmini, ilişkilerin dengesini, alışverişin ölçüsünü darmadağın etmişti. Naylonun uğruna "Evlenmeyin bekarlar, naylon kızlar çıkacak." diye türkü bile yakıldı.