…beni bir gün unutacaksan bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma derdi boş yere mağaramdan çıkarma beni alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna tedirgin etme beni bu sefer geride bir şey bırakmadım tasımı tarağımı topladım geldim neyim var neyim yoksa ortaya döktüm beni bırakırsan sudan çıkmış balığa dönerim…
Neyim ben şimdi? Zero. Peki yarın ne olabilirim? Yarın küllerimden doğup yeni bir hayata başlayabilirim! Tamamen mahvolmasana önce içimdeki insanı keşfedebilirim!
Fakat tuhaftır, oturur oturmaz ısrarlı bakışlarını yüzüme dikince her nedense ona her şeyi, yani aşkımı bütün ayrıntılarıyla anlatma arzusuna kapıldım.
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver.
Ölmekte olan bir bitkiye ya da hayvana su ya da cesaret vermek, aydınlanma yolunda, yaşamı ve bizi Yaratanı tanımak konusunda susamış bir insan bulup ona su vermek kadar önemli bir adımdır.
Çok sonra anlayacaktım ki, maddi nesnelerden ve bazı önyargılardan kurtulmak “varolmaya “doğru yapacağım o yürüyüşün gerekli ve vazgeçilmez bir adımıydı.