Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökhan Cansu

Ölürken farklı görüşte olmanın pek bir anlamı yoktur. İnsanlar ölürken birbirleriyle el sıkışmalı bence. Savaş ne aptalca bir şey!
Reklam
Eskiden, savaştan önceki günlerde Saudraie'de kuş avına çıkılırdı. Geceleri kuş avlanırdı buralarda. Şimdiyse insan avlanıyordu.
O yaptığı işlerle övünmektense daima yeni yapacağı işleri düşünmüştür. Bir anket münasebetiyle, Vasıf Çınar Atatürk'ün başardığı işlerden söz açmıştı, kendisine sordu, "Sizin en büyük eseriniz hangisidir?" Atatürk'ün kısa cevabı şu olmuştu: “Benim yaptığım işler, biri diğerine bağlı ve lüzumlu olan şeylerdir. Fakat bana yaptıklarımdan değil, yapacaklarımdan bahsedin."
Sayfa 434Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gel de bu adamın kitaplara olan hürmetine aşık olma!
Yeni Pembe Köşk yapılacağı zaman Atatürk'ün, mimardan istediği özellikle şu olmuştur: Çok geniş bir kütüphane ve üzerinde haritaların açılıp inceleme yapabilmeyi mümkün kılan masanın bulunacağı ferah bir yer ve çok miktarda kitap koyma yerleri. Bugünkü Çankaya'daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün üst katında, Ankara'ya doğru bakıldığı zaman Köşk'ün sağ ucunu oluşturan "L" biçimindeki kütüphanedir. Burası Atatürk'ün zevkine ve isteğine uygun olarak yapılmış ve tavana kadar rafları olan kitaplık kısmı çalışma yerinden kadife perdelerle ayrılmıştı.
Sayfa 421Kitabı okudu
Atatürk'te Balkan Savaşı'nın acıları çok derin ve büyüktür. Doğduğu, büyüdüğü vatanı Selanik'in düşmana hibe edildiğini Afrika'da iken haber aldığı vakit ne kadar elemli günler geçirdiğini burada hatırlıyor. Sonra yine Nuri Conker'in kitabına dönerek söyleşisinde diyor ki: Ne garip halet-i ruhiyedir... Dertli insanlar muhatabının derdini dinlemekten ziyade, kendi cerihalarını [yaralarını] açmaktan zevk alıyor. Ben de, Nuri, adeta seni dinlemekte olduğumu unutarak ne derin yaraları karıştırmaya başladım. Fakat merak etme, işte, kitabını bıraktığım noktadan takibe devam ediyorum."
Sayfa 418Kitabı okudu
Reklam
Budur...
Atatürk'ün Türk ulusu için ideali, her sahada uygar bir varlık olarak dünyada yerini almasıdır.
Sayfa 411Kitabı okudu
Atatürk'ün kadın haklarına verdiği önem
Atatürk'ün kadın hakları üzerindeki düşüncelerini 1918 yılının Temmuz ayında tedavi için kaldığı Karlsbad'da (Viyana) iken yazdığı hatıralarında okumuştum. Okuduklarımdan edindiğim fikre göre, Atatürk orada kitaplar okumuş, kadın hakları konusu üzerinde, etrafında bulunanlarla tartışmalar yapmış ve bunlar hakkındaki görüşlerini ileride uygulamak istediği şekilde defterlerine yazmıştır. Yani O, askeri meslek hayatının yanı başında, entelektüel hazırlık safhasını, hiçbir zaman ihmal etmemiştir.
Sayfa 346Kitabı okudu
Bayramda köye el öpmeye gitmekten erinen aynı nesil, yıllarca sanal çiftlik oyununda envai çeşit sebze meyve yetiştirdi! Buna ne demeli?
Sayfa 98
DTCF'nin kuruluşu hakkında...
Fakülte'nin ismi için de ilk olarak Tarih-Coğrafya yazdırmasının sebebi şudur: Atatürk, coğrafya ile tarihin sıkı işbirliğine daima işaret eder, özellikle iki bilginin paralel gitmesini ve coğrafi koşulların açıklaması yapılmadan, harita rehberliğinden yoksun bir tarihin hiç bir işe yaramayacağını kabul ederdi.
Sayfa 313Kitabı okudu
Atatürk yeni kelimeler için şöyle derdi: "Onları ortaya atmak lazımdır. Milli zevkimiz hangisinden hoşlanır ve kullanırsa, o zaman lügatimize koyalım."
Sayfa 302Kitabı okudu
Reklam
Tarih, tarihe hizmet etmiş olanları yaşatmakla vazifesini görür.
Sayfa 250Kitabı okudu
Bir gün bir yabancı gazete yazarının, “Garplıların nelerini milletiniz için almak istersiniz?” sorusuna şöyle bir yanıt vermişti: "Biz Garp medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz"
Sayfa 243Kitabı okudu
Türk'ün eli işler, gözü güzeli görür, hissi heyecanda olursa, o yalnız kendi ulusuna değil, cihan kültürüne de örnekler ve şaheserler verecek kudretler gösterecektir.
Sayfa 229Kitabı okudu
İşte 1923 yılının 29 Ekim günü saat 20.00'ı vurduğu vakit, Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nde "Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” ibaresini “Teşkilat-ı Esasiye" (Anayasa) kanununun birinci maddesi olarak kabul ettirmişti.
Sayfa 225Kitabı okudu
Lozan Antlaşması'nın gerçek karakterini ve değerini Sevr Antlaşması ile kıyaslamakla anlamayı başarırız: Sevr, Osmanlı Devleti'nin tarihte gömülmesini saptayan bir belgedir; Lozan ise, hür bir ulus sıfatı ile Sevr Antlaşması önünde boyun eğmeyen Türk Devleti'nin bağımsızlık hakkını bütün dünyaya kabul ettirmesinin sonucu olan uluslararası bir antlaşmadır.
Sayfa 206Kitabı okudu
804 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.